Copyright © 2024, T. Garanti Bankası A.Ş
Bu içerik bbva.com’da yayımlanan “¿Qué es la ‘economía del donut o de la rosquilla’?” adlı makaleden uyarlanmıştır.
“Gezegenin sınırlı kaynaklarını zorlamadan insanın temel ihtiyaçlarını karşılamak mümkün mü?” İngiliz iktisatçı Kate Raworth'un ortaya attığı “donut ekonomisi” tam da bu soruya yanıt arıyor. İnsan için en güvenli, adil ve sürdürülebilir alanın bu model içerisinde gerçekleşebileceğini vurguluyor. Peki ama nasıl? Donut ekonomisi gerçekte nedir? Hangi amaçla ortaya çıktı? Nerede uygulanıyor? Gelin şimdi bu soruların yanıtlarına birlikte göz atalım.
Donut ekonomisi ne anlama geliyor?
Donut ekonomisi dünyanın kaynaklarına saygılı ve refahın adil paylaşımına dayanan yenilikçi bir ekonomi modeli. Adını ise yuvarlak, kabarık, ortası delik olan donut adındaki tatlı çöreklerden alıyor. Türkçeye simit ekonomisi olarak da çevrilen bu model, insanın yaşamsal ihtiyaçları ile ekolojik sınırları temsil eden iki ayrı çeperden oluşuyor. Bu iki çeperi bir araya getiren şeklinin donuta benzetilmesinden dolayı da bu şekilde adlandırılıyor.
Gelelim modelin anlamına. Dairenin iç çeperindeki toplumsal tabanda insanın temel ihtiyaçları bulunuyor. Bunlar: İçme suyu, gıda, sağlık, eğitim, çalışma geliri, adalet ve barış, politik katılım, sosyal eşitlik, cinsiyet eşitliği, enerji, barınma ve ağlar. Ekolojik tavan olarak adlandırılan dış çeperde ise 9 gereklilik yer alıyor. Bunlar: iklim değişikliği, okyanus asitlenmesi, kimyasal kirlilik, nitrojen ve fosfor yüklenmesi, tatlı suların çekilmesi, toprağın değişimi, biyoçeşitlilik kaybı, atmosfer kirliliği ve ozon tabakasının incelmesi.
Tıpkı donutun en lezzetli kısmı gibi insanlık için de en iyi yaşamı vadeden bölge işte bu iki çeper arasında kalan bölüm. Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (SKA) ile uyumlu olan bu bölüm "ekolojik olarak güvenli ve sosyal olarak adil" bir alanı temsil ediyor. Bu görsel yapı, insanın yaşamsal ihtiyaçlarının karşılanmasının ekolojik bir sınırı olduğunu açıkça vurguluyor.
Kapitalizmin içinde başka bir düşünme biçimi
Küreselleşme, nüfus artışı, ekonomik büyüme derken yeni ekonomi modellerine duyulan ihtiyacın artması şaşırtıcı değil. Özellikle Covid-19 salgını ile birlikte artan eşitsizliklerin giderilmesi, ülkelerin hızlı ekonomik toparlanmaya geçmesi için yeni iktisat teorileri üzerine tartışmalar yapılıyor. Tam da bu nedenden dolayı donut ekonomisi üzerine yapılan araştırmalar hız kazandırmış durumda. Kapitalizmin farklı bir boyutu olan bu model eşitsizlikleri azaltırken ve çevresel sürdürülebilirliği garanti altına almanın bir yolu olarak görülüyor.
Raworth, donut ekonomisinin gerçekleştirilmesi için yeni bir düşünme öneriyor. Buna göre dünyayı yeniden canlandırmak ve küresel servetin adaletli bir şekilde dağıtılmasını sağlamak için çeşitli eylem planları ortaya konmalı. İşletmeler, yalnızca şirketi ve hissedarlarını etkileyen finansal faydaya değil, aynı zamanda ürettikleri sosyal ve çevresel değere de odaklanmalılar. Böylece dünyada sosyal etkiye sahip sürdürülebilir ve kapsayıcı büyüme gerçekleşebilir ve insanlığın gelişmesi mümkün olabilir.
Felsefe Doktoru ve IESE Business School İş Etiği Bölümü Müdürü Joan Fontrodona ise BBVA’ya yaptığı açıklamalarda Raworth'un teorisini son derece anlamlı bulduğunu belirtti ve teori hakkında şunları söyledi: “Şirketin başarısında nihai ölçü olarak kâra odaklanan klasik ekonomik modelinde topyekûn bir değişiklik. Çevresel sürdürülebilirlik için sorulacak ilginç soru ise daha az doğal kaynak tüketimi ile daha fazla üretimin nasıl yapılacağı. Bu durum süreçlerde ve ürünlerde yenilik gerektiriyor. Döngüsel ekonomi de buradaki soruyu uygulamaya geçirmenin bir yolu."
Donut ekonomisini hayata geçirirken uygulanacak bir diğer yöntem eko tasarımın teşvik edilmesi. Eko tasarım çevresel etkiyi azaltan, uzun ömürlü, dayanıklı, kolayca geri dönüştürülebilir malzemelerden yapılmış ürünlerin yaratılmasına dayalı bir konsept. Bu ürünlerin yaygınlaştırılması ise gezegenin ve insanın ortak bir faydada buluşmasına imkân sağlıyor.
Amsterdam modeli
Donut ekonomisini benimseyen ilk kamu kurumu, Amsterdam Belediyesi oldu. Hollanda’nın başkentinde, liderlerin 2030 yılına kadar tamamen döngüsel bir ekonomiye geçmek için uygulamaya aldığı bu model "Dünyanın doğal sınırları içinde herkes için iyi bir yaşam" fikrini hayata geçiriyor. Nasıl mı? Ham maddeleri, diğer bileşenleri ve hatta ürünleri tekrar tekrar kullanan akıllı bir yaklaşımla.
Pandemi sonrası 'yeni normal' ile birlikte bölge ekonomisini canlandırmak için aşağıdaki önlemler uygulanıyor:
Özetle Amsterdam’da uygulanmaya başlayan donut ekonomisi, insanlığın gelişimi için yepyeni bir ekonomik modelin kapılarını aralıyor. Çünkü gayet cazip bir teklifi var: “doğanın kaynaklarını zorlamadan insanların ihtiyaçlarını karşılamak”. Üstelik bunu oldukça adil bir paylaşımla yapmayı hedefliyor. Kim bilir belki de sürdürülebilir kalkınma için Hollanda’da başlayan bu kıvılcım gelecekte büyüyerek dünyanın geri kalanına yayılır. Önümüzdeki süreçte uygulamanın çıktıları neler olacak hep birlikte göreceğiz.