Finansal Sağlık
Engelsiz Bankacılık
Hesabını Bilen Kadınlar
Geçmiş Aramalar
      Önerilen Sonuçlar

        31. İstanbul Caz Festivali

        27 Mayıs 2024

        31. İSTANBUL CAZ FESTİVALİ BAŞLIYOR

        İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından Garanti BBVA’nın sponsorluğunda düzenlenen İstanbul Caz Festivali, 3-18 Temmuz tarihleri arasında, popüler ve yeni isimlerle dolu bir program sunuyor.

        Üstelik tüm festival biletleri, Garanti BBVA kredi kartları ile %10 indirimli!

        Ayrıntılı bilgi için: caz.iksv.org

        Festival Ödül Gecesi

        Avusturya Konsolosluğu Avusturya Kültür Ofisi Bahçesi, 3 Temmuz Çarşamba 

        Festivalin ödül gecesinde, Saint Privat ile Fransa’nın güney sahillerine yolculuk
        Avusturyalı müzisyen Klaus Waldeck ile Valerie Sajdik, Fransa’ya dair sevdiğimiz tüm klişeleri iyi melodilere çevirip, dinleyicilerini geçen yüzyılın ortalarına savurdukları Saint Privat için ilk kez 2003’te bir araya geldiler. Besteci ve yapımcı Waldeck, Valerie’nin performasını beğendiğinde Viyana’da bir düğünde, davetliler arasındaydı; Valerie ise sahnede. Bir sonraki hafta Waldeck’in stüdyosunda, Valerie’nin doğduğu yerin adını koydukları bir grup kurdular: Saint Privat.

        Saint Privat, 31. İstanbul Caz Festivali’nin ödül gecesinde davetlileri Fransız sahillerinde güneşli bir güne götürmeye hazırlanıyor. Aynı gecede festivalin bu yılki Yaşam Boyu Onur Ödülleri de sahiplerine takdim edilecek.

         

        Modern Art Orchestra feat. Kornél Fekete-Kovács // Kaan Çelen Trio

        Rahmi M. Koç Müzesi, 4 Temmuz Perşembe

        Macaristan’ın en yenilikçi orkestrasından tutkulu bir enstrümantal ses deneyimi
        Avrupa’nın en büyük müzik gruplarından Modern Art Ochestra, 2005 yılında trompet sanatçısı ve besteci Kornél Fekete-Kovács tarafından kuruldu. Macar cazının orta kuşak temsilcilerinden, trompetin dünyaca ünlü ustalarından Kornél, neredeyse 20 yıldır kendi kuşağı ile cazın genç yeteneklerini buluşturduğu orkestrasıyla üç kuşağın müzikal yaklaşım ve yeteneklerini çağdaş klasik müzik ve cazla beraber tek potada eritmeyi başardı. Müziğin sınırlarını genişleten bu yaklaşımıyla orkestra, 60’lı yıllardan bu yana devam eden Macar cazının yeniden ve yeniden icat ediliş sürecinin ayrılmaz bir parçasına dönüştü.

        Çoğunluğu orkestranın altı seçkin müzisyeni tarafından bestelenmiş, 25 saatlik büyük çağdaş müzik repertuvarından seçili heyecan verici bir programla MAO, Türk-Macar Kültür Yılı kapsamında İstanbul Caz Festivali’ne geliyor.

        MAO’dan önce ise sahnede caz davulunun yükselen yıldızı Kaan Çelen olacak. Doğarken kaybettiği bir kolu, davul çalmaya başlamasının en büyük sebebiydi. Sonra cazı keşfetti. Şevket Akıncı, Baki Duyarlar, Ferit Odman ve Cem Aksel ile çalıştı; eğitimler aldı ve festivallerde çaldı. NA-Zİ-LE ve Fellowship albümlerini yayımladı. Önce zor görüneni kolay kılan, ardından başarıdan başarıya koşan Kaan Çelen, İstanbul Caz Festivali izleyicisiyle ilk kez buluşacak.

         

        Baptiste Trotignon Trio // Nilüfer Verdi Trio

        Fransız Sarayı, 5 Temmuz Cuma

        Sınırları aşan müziği ve şaşırtıcı performansıyla Baptiste Trotignon, 50. yaşını festivalde kutluyor. Bu özel konser Mastercard gösteri sponsorluğunda 5 Temmuz’da Fransız Sarayı’nda gerçekleştirilecek.
        Baptiste Trotignon
        , 2001’de yayımlanan ilk albümü Fluide ile kendi jenerasyonunun en etkileyici piyanistleri arasına girdi ve Django d’Or En İyi İlk Albüm Ödülü’nü aldı. İkinci albümünden “yılın şoku” olarak bahsedildi, ardından Caz Akademisi tarafından yılın caz müzisyeni seçildi. Piyanonun sınırlarına hapsolmayı reddeden sanatçı bugünün ve doğduğu coğrafyanın müziğinde de sınırları aştı. Bir yandan Fransız cazı onsuz anılmazken öte yandan geçmişle bugünü, Avrupa ile Amerikan müziğini harmanladı, caz ve klasik arasında gidip geldi. Emprovizasyonun piyano başındaki usta ismi Baptiste Trotignon, kendi döneminin en güçlü davulcusu olarak anılan ve övgülere doymayan Greg Hutchinson’la birlikte 50. yaşını 31. İstanbul Caz Festivali’nde İstanbullu müzikseverlerle kutlamaya geliyor.

        Nilüfer Verdi, Türkiye’nin caz sahnesinde saygın bir isim. Piyano dersleri aldıktan sonra müzik eğitimine yurtdışında devam eden Verdi, Berklee College of Music ve NY New School’da Jack Reilly, Ray Santisi, Bob Winter, Billy Pierce, Alex Ulanowsky gibi isimlerle çalıştı. Türkiye’ye döndükten sonra 80’li yılların ışıltılı caz dünyasında birçok mekânda sahneye çıktı, festivallerde çaldı, kendi öğrencilerini yetiştirdi. Cazı isyanın müziği olarak gören Verdi, Mânâ ve İzhar adlı ilk iki albümünü kadınlara adadı. 2016 çıkışlı üçüncü albümü Knidost’ta ise bu sefer alışıldık türküleri alışılmadık formlarda çaldı. Kalıplara sığmayan, caz karakterli Nilüfer Verdi, Baptiste Trotignon’dan önce sahnede olacak ve 31. İstanbul Caz Festivali’nde Yaşam Boyu Onur Ödülü ile onurlandırılacak.

         

        Gregory Porter

        Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu, 8 Temmuz Pazartesi

        İki Grammy ödüllü Gregory Porter, meşhur “caz şapkasını” da yanına alıyor ve uzun bir aradan sonra İstanbullu izleyicinin karşısına 31. İstanbul Caz Festivali’nde çıkıyor.
        Cazı büyük kalabalıklarla buluşturan Gregory Porter meşhur “caz şapkasını” da yanına alıyor ve unutulmayacak bir performans için İstanbul’a geliyor. Tüm yolları kaçınılmaz bir şekilde müziğe çıkan Porter, üniversiteden sonra Brooklyn’de caz kulüplerinde aşçılık yaparken sahneye çıkmaya başladı; yazıp çekmecesine terk ettiği şarkı sözleri onu dünya sahnelerine taşıdı. Irkçılık direnişinin simgesi Dr. Martin Luther King’i anlattığı “1960 What?” şarkısıyla hafızalara kazındı, 2014’te Liquid Spirit ile, 2017'de Take Me to the Alley ile “En İyi Caz Vokal Albümü” dalında Grammy’ye layık görüldü. BBC’nin “endişe verici biçimde az rastlanan, ender bir tür” olarak tanımladığı Porter, çocukluk döneminden bu yana beslendiği country, gospel ve blues’un yanı sıra caz, R&B ve funk arasında seyreden ayırt edici tarzıyla öne çıkıyor.

        Sıradan hayatları iyi müziğe dönüştüren ve iyileşme hikâyelerinin bir parçası olan Gregory Porter, İstanbullu dinleyicilerini sevgi ve umut dolu müziğiyle buluşturmaya, festivale geliyor.


        Arlo Parks

        Sultan Park – The Swissôtel Bosphorus, 9 Temmuz Salı

        Arlo Parks’ın şiirsel dilinden kendi hikâyelerimizi dinliyoruz.
        Arlo Parks
        tutkulu bir şair ve iyi bir hikâye anlatıcısı. 2021’de çıkardığı, aynı zamanda Mercury ödüllü ve Grammy adayı, Collapsed in Sunbeams albümünde ona ağırlıklı olarak R&B, soul ve indie eşlik ediyordu. İlk albümünden sonra The Guardian “büyük bir yeteneğin doğuşu”nu müjdeledi, yüzlerce konser verdiği bir dünya turuna çıktı ve Harry Styles, Lorde ve Florence + the Machine ile aynı sahneyi paylaştı. 2023’teki son albümü My Soft Machine ile hem alternatif pop’a kaydı hem de keder, türbülans, iyileşme ve mekânsızlıktan bahsetti. Bu yaz 31. İstanbul Caz Festivali’nde puslu fotoğraflar, son durağı belirsiz yolculuklar, kararında melankoliler, güneşin beklendiği heyecanlı sabahların köşelerine birer Arlo Parks şarkısı iliştireceğiz.


        YolanDa Brown

        Sultan Park – The Swissôtel Bosphorus, 10 Temmuz Çarşamba

        Jamaika kökenli İngiliz caz duayeni YolanDa Brown 10 Temmuz’da Clifford Chance ve Çiftçi Avukatlık Ortaklığı katkılarıyla özgür müziği ve dinmeyen enerjisini 31. İstanbul Caz Festivali sahnesine taşıyor.
        İngiltere’nin en başarılı kadın saksofoncularından YolanDa Brown çifte MOBO ödüllü, Londra Filarmoni Orkestrası’nın danışma kurulu üyesi, Prince's Trust ve London Music Fund'ın elçisi, Youth Music’in başkanı, Doğu Londra Üniversitesi’nden fahri doktora unvanına sahip ve aynı zamanda eğitmen, yazar, sunucu, hayırsever ve girişimci.Eurythmics’ten Dave Stewart, Snarky Puppy’den Bill Laurance, Stereophonics’ten Kelly Jones ve Rick Astley gibi sanatçılarla işbirliği yaptı. The Temptations, Jools Holland’s Rhythm and Blues Orchestra ve Billy Ocean ile turneye çıktı.

        31. İstanbul Caz Festivali için şehre gelen çokyönlü sanatçı YolanDa Brown’ın en iyi yaptığı işlerden birini; enerjik, doğaçlamaya açık özgür müziğini dinlemek için Sultan Park-The Swissôtel Bosphorus’un Boğaz manzaralı terasında buluşuyoruz.


        Chris Isaak

        Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu, 12 Temmuz Cuma

        Rock’n roll’un romantik prensi Chris Isaak, Garanti BBVA gösteri sponsorluğunda ilk kez Türkiye’de.
        “Wicked Game” ile adını duyuran, “Blue Hotel” ve “Baby Did A Bad Bad Thing” gibi şarkılarıyla uzun yıllar müzik listelerinin vazgeçilmezi olan Chris Isaak neredeyse 40 yıllık ikonik kariyerine iki Grammy adaylığı, bir platin plak, on üç stüdyo albümü, on iki tekli, sayısız kapalı gişe konser ve birçok film müziği sığdırdı. Ruhumuza hep karanlık bir yerden dokundu. “Wicked Game”in yer aldığı Heart Shaped World albümünü çıkardığı 1989’dan bu yana geçen yıllar, Chris Isaak müziğinin zamansız olduğunu birçok defa kanıtladı. Kırgın ve dingin müziğiyle film noir’lara yakıştırıldı, Elvis Presley’e benzetildi, melankolik prens ilan edildi ve romantizmiyle övüldü. Tüm yakıştırmalara rağmen daha ilk notasında kendi tarzını ortaya koyan rock’n roll efsanesi, yıllar yılı beraber çaldığı orkestrası Silvertone ile verdiği eşsiz canlı performanslarıyla göz doldurdu.

        Kalıplara sığmayan müziği ve baştan çıkarıcı sesiyle Chris Isaak, eşsiz performanslarından birini sergilemek üzere 31. İstanbul Caz Festivali için ilk kez ülkemize geliyor.


        Joshua Redman Group feat. Gabrielle Cavassa

        The Marmara Esma Sultan Yalısı, 16 Temmuz, Salı

        Zamansız, yenilikçi müziğiyle yaşayan en büyük saksofonculardan Joshua Redman, Gabrielle Cavassa ile birlikte SNOC gösteri sponsorluğunda İstanbulluları bir “caz deneyine” davet ediyor.
        Joshua Redman
        cazı her yönüyle keşfetme arzusunu hiç kaybetmedi. 1993’te kendi ismiyle çıkardığı ilk albümü Joshua Redman’dan bu yana adeta bir üretim ve keşif makinesi gibi çalıştı. “İşbirlikçileri” denilebilecek farklı müzisyenlerle çalıştı, yeni ekipler kurdu ve herkesten ilham aldı. 2015’te, adını birlikte çıkardıkları albüme de veren The Bad Plus ile çalarken müzikal mirasını yeniden keşfetti; SFJAZZ Collective’i kurması The New York Times tarafından bir “evreka ânı” olarak nitelendirildi. 2018’de çıkardığı albümü Still Dreaming ile hayal kurmaktan hiç vazgeçmediğini hatırlatırken geçmişten kopmadığını da gösterdi. Joshua Redman, zamansız fakat nostaljik olmayan, dün ve bugüne sahip müziğiyle 11 defa Grammy’e aday gösterildi.

        Joshua Redman, son işbirlikçileri vokalist Gabrielle Cavassa, piyanist Paul Cornish, basçı Philip Norris ve baterist Nazir Ebo ile cazın yeni çıtasını belirlemeye, 31. İstanbul Caz Festivali’ne konuk oluyor.


        İstanbul’a özgü bir caz etkinliği: Caz Vapuru

        Kabataş İskelesi, 14 Temmuz Pazar

        İstanbul Caz Festivali’nin bu vazgeçilmez etkinliğinde, vapurun her bölümü farklı bir sahneye dönüşüyor ve her sahnede izleyicileri caz, dans ve coşku bekliyor. Kabataş İskelesi’nde İstanbullu swing topluluğu Brassist’in neşeli müziğiyle karşılanacak, tur boyunca Brassist’in yanı sıra cazın erken dönem örneklerini Karambola’nın Ragtime ve Dixiland’e özgü dramatik üslubuyla dinleyecek, Türkiye’de yaşayan Rus caz müzisyenlerinin kurduğu The Big Rhythm’in karşı konulamaz ritimlerine eşlik edecek ve DJ performansıyla dans edecekler.


        +1’li Gece Gezmesi Konserleri Kadıköy’de

        Moda, Kadıköy (çeşitli mekanlar), 18 Temmuz Perşembe

        +1’li Gece Gezmesi bu yıl da Kadıköy sokaklarında müzikseverlerin keyfine artı bir katarak müzik keşifleriyle dolu bir gece rotası sunuyor.
        Festival takipçilerini bu yıl, Hollandalı müzisyenler Thomas Azier ve Baby’s Berserk ; folk ve caz rock’ın ülkemizdeki önemli temsilcilerinden Gevende; İstanbul kaosunu enerjik bir ritüele dönüştüren Korhan Futacı; kıtalararası müziğiyle Amerika ve Türkiye’yi buluşturan Coşku Turhan ve beraberinde Ferit Odman, Cenk Erdoğan ve Kağan Yıldız; Synth pop ve indie rock ile kendi müziğini yaratan Eve Dönüş Yok; asi tınılarıyla son dönemin başarılı alternatif rock grubu Yangın; içsel yolculuğunun dışavurumu sayılan müziğiyle Min Taka; synthwave’den post-punk’a uzanan “buğulu ve atmosferik” bir müziğe sahip Brek ile geniş bir müzik yelpazesinde özgün performanslar bekliyor.


        Festivalin yenisi: Pera’da Bir Caz Akşamı

        Pera 77, Minoa Pera, Salon İKSV, 17 Temmuz Çarşamba

        İstanbul’un yüzlerce yıllık kalbi Pera’da caz dolu bir akşam
        İstiklal Caddesi’nin Haliç’e bakan yüzünde, İstanbul’da cazın ilk yeşerdiği mahalle olan Pera’nın üç sakininden aynı anda caz melodileri yükselerek İstanbul’un büyülü atmosferine karışacak. İstanbul’a imzasını atan mimar Alexandre Vallaury’nin tarihi Union Française binasındaki Minoa Pera, İstanbul caz sahnesinin çiçeği burnunda mekânı Pera 77 ve şehirdeki iyi müziğin adresi Salon İKSV’de, aynı gecede üç farklı sanatçı sahnede olacak. Pera’da Bir Caz Akşamı’nın konukları arasında Herbie Hancock’un “göz kamaştırıcı” olarak nitelendirdiği, kendi jenerasyonunun en çok aranan piyanistlerinden Estonyalı piyanist Kristjan Randalu’nun yanı sıra festivale özel hazırladığı Aretha Franklin repertuvarı ile Dilek Sert Erdoğan ve Avrupa’dan sürpriz bir konuğun da kendisine eşlik edeceği piyanist Can Çankaya olacak.yer alıyor.


        Parklarda Caz konserleri

        İstanbul Caz Festivali’nin keyifli etkinliklerinden Parklarda Caz bu yıl da tüm müzikseverleri parklara davet ediyor. Festivalin tüm müzikseverlere ücretsiz sunduğu Parklarda Caz konserleri kentin dört bir yanındaki yeşil alanlarda gerçekleştirilecek. Parklarda Caz etkinliklerinde bu yıl Balkanlar ve Güney Amerika’nın seslerini punk ile bir araya getiren Macar grup Duckshell, Genç Caz+ finalistleri ve çok daha fazlası sahnede olacak.