Copyright © 2024, T. Garanti Bankası A.Ş
Tüm dünyada organik ürünlere olan talep gün geçtikçe artıyor. Çünkü tüketiciler bilinçleniyor, üretim şartlarını sorguluyor. Böylece sağlıklı ve güvenilir gıdaya erişim talebi de artıyor. Gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmamız için iklimi, biyoçeşitliliği, suyu ve en önemlisi de toprağı korumamız gerektiğini hepimiz biliyoruz. Tüm bunları gerçekleştirebilmek için atmamız gereken en önemli adımlardan biri de ‘organik tarım’ı yaygınlaştırmak. Organik tarım ile başta toprak olmak üzere biyoçeşitliliği, suyu, iklimi korumak mümkün. Peki nasıl? Gelin bu soruların yanıtlarına birlikte bakalım.
Organik tarım nedir?
Üretimde kimyasal girdi kullanılmayan, üretimden tüketime kadar her aşamasının kontrol edildiği sertifikalı tarımsal üretim biçimidir. Kimyasal girdi kullanılmadığı için insan sağlığına ve çevreye zarar vermeyen bu süreçte doğal denge, hava ve su gibi yaşamsal kaynaklar, doğal yaşam ve ekolojinin korunması amaçlanır. Geleneksel tarımda kimyasal pestisit ve sentetik gübre kullanımının çevreye verdiği zarara bir yanıt olarak geliştirilmiş ve sayısız ekolojik faydası bulunan organik tarımda pestisitler, genetiği değiştirilmiş organizmalar, antibiyotikler ve hormonlar kullanılmaz. Böylece biyoçeşitlilik korunur. Geleneksel tarımla karşılaştırıldığında; erozyonu azaltır ve nitratın yer altı ve yüzey sularına sızmasının önüne geçer. Böylece su kaynakları kirlenmez. Organik tarım sayesinde topraktaki organik madde miktarı artar. Bu da toprağın su tutma kapasitesini artırır. Yani organik tarım, toprak organizmaları, bitkiler, çiftlik hayvanları ve insanlar dahil olmak üzere tarımsal ekosistem içindeki çeşitli toplulukların verimliliği için tasarlanmış bütünsel bir sistemdir. Sadece tarımsal bir uygulama değil, aynı zamanda doğa ile birlikte çalışma felsefesidir.
İlkeleri nelerdir?
Uluslararası Organik Tarım Hareketleri Federasyonu’na (IFOAM) göre, bu kavramın dört tane ilkesi var. Buna göre organik tarım;
Toprak, bitki, hayvan, insan ve gezegenin sağlığını bir bütün olarak sürdürmeli ve geliştirmeli.
Yöntemleri nelerdir?
Organik atıkları kullanarak toprağın sağlığını iyileştirecek şekilde toprağı işlemeyi ve mahsul yetiştirmeyi amaçlayan ve besin değeri yüksek ürünler üretmeye odaklanan organik tarım için uygulanan farklı teknikler var. Bunlardan bazıları şöyle:
Neden önemlidir?
Organik tarım sosyal, çevresel ve ekonomik açıdan sürdürülebilir bir gıda üretim sistemi oluşturmayı amaçlar. Daha açık bir ifadeyle; pestisitler, suni gübreler, katkı maddeleri ve genetiği değiştirilmiş organizmalar gibi harici tarım girdilerine güvenmek yerine tarımsal ekosistemi yönetmeye dayanır. İleri bilimsel araştırma ve modern çiftlik inovasyonları ile birlikte geleneksel çiftlik uygulamalarının kullanılmasını içerir. Örneğin, sentetik gübreler yerine hayvan dışkısı gibi malzemelerle ya da kompost yoluyla toprağın verimini artırmayı amaçlar.
Dünyada ve Türkiye’de durum
Küresel nüfus hızla artmaya başladıkça, gıda üretiminde sürdürülebilirliğe olan ihtiyaç daha da belirgin hale geliyor. Yalnızca daha yüksek kazanca dayalı tarım uygulamaları;
gibi küresel sorunlar üzerinde ek baskı oluşturuyor. Küresel gıda taleplerini karşılamak ve bu sorunları azaltmak için birçok ülke ve çiftçi organik tarım uygulamalarına yöneliyor.
Organik Tarım Araştırma Enstitüsü (FiBL) ve IFOAM tarafından yayımlanan, 2020 yılına ait verileri içeren Organik Tarım Dünyası - İstatistikler ve Gelişen Trendler 2022 raporuna göre; organik ürünlere yönelik artan talebin, organik gıda satışlarının 120 milyar euroya ulaştığı organik sektördeki büyümeyi bir kez daha teşvik ettiğini gösteriyor. Rapora göre organik ürünlerde birçok gelişmiş pazarda çift haneli büyüme oranları kaydedildi. Üretim tarafı da buna ayak uyduruyor: En son veriler, birçok ülkede organik tarım arazilerinin büyüdüğünü ve toplam organik alanın yaklaşık 75 milyon hektara yükseldiğini, dünya genelindeki tarım arazilerinin yüzde 1,6’sını temsil ettiğini ve üç milyondan fazla üretici tarafından yönetildiğini gösteriyor. Türkiye’yi merak ettiniz değil mi? Hemen söyleyelim, rapor ülkemizde yer alan organik tarım arazilerinin 382.639 hektar olduğunu söylüyor. Bu, toplam tarım arazilerimizin yüzde 1’ini oluşturuyor.
Özetle topraklarımız yaşam döngüsü için hayati öneme sahip. Çünkü toprak, tüm canlılar için gıda sağlayan organizmalar, mineraller ve organik bileşenlerden oluşan bir dünya. Tam da bu yüzden Birleşmiş Milletler tarafından 5 Aralık Dünya Toprak Günü olarak kabul edildi. 2022 yılının teması: “Toprak: Gıdanın başladığı yer”. Bu gün, toprak yönetiminde artan zorlukları ele alarak, toprak bilincini artırarak ve toplumları toprak sağlığını iyileştirmeye teşvik ederek sağlıklı ekosistemleri ve insan refahını korumanın önemi konusunda farkındalık yaratmayı amaçlıyor. İşte toprağı, ekosistemleri ve insan sağlığını koruyan bir üretim sistemi olan organik tarımın önemi de burada karşımıza çıkıyor. Organik tarımı benimseyerek topraklarımıza sahip çıkalım, dünyaya ve geleceğe iyi bakalım!