Copyright © 2024, T. Garanti Bankası A.Ş
Uzunca bir süredir hayatımın her köşesine sürdürülebilirlik kavramını serpiştiriyorum. Başlarda birkaç yazı okuyup, birkaç video izledim; ancak doğruyu söylemek gerekirse bu işin tanımını biraz kendim yapmaya çalıştım ve böyle de devam ediyorum. Gerek iş gerekse özel hayatımda duyularımı olabildiğince açık tutarak etrafımda olan biten, bana iyi ve doğru gelen güzel şeyleri nasıl sürdürülebilir kılarım ya da içinde bulunduğum belli bir gelişim çizgisi içerisinde olan işlere, durumlara nasıl katkıda bulunabilirim diye kafa yoruyorum. Hayatınızı bu şekilde yaşamaya başladığınız zaman, bir süre sonra etrafınızı izlemekten çıkıp ufak tefek arayışlara da girmeye başlıyorsunuz. Yavaş yavaş çevreniz değişiyor, ilgi alanlarınız şekil değiştirmeye başlıyor.
İşte böyle günlerden birinde bir arkadaşımın tavsiyesiyle ‘Şehirde Bahçecilik’ isimli iki günlük kısa bir eğitime katıldım. Bu konulara her zaman biraz bilgim vardı yeni bir şeyler öğrenebilecek miyim diye düşünerek katıldığım eğitimden “Kompost yapmalıyım” diyerek ayrıldım.
Pek çoğumuz günlük koşturmaca içerisinde yeni bir konuyla ilgilenmeye pek gönüllü olamıyoruz, bunun adına ister tembellik ister motivasyon eksikliği diyelim sonuçta standartlar dışına çıkamadığımız bir hayat yaşıyoruz. Bu sebeple, kompost yapma konusunda kendimi ikna edebilmek için eğitimin üzerinden uzunca bir geçmesi gerekti…
Atıksız evler mümkün!
Kompost ve özellikle doğrudan ilişkili olduğu toprak aslına bakarsanız birer uzmanlık ve akademik araştırma alanı. O yüzden olabildiğince basit bir kompost tanımıyla özet bilgi vermeye ve bu yazıyı okuyanlarda en azından bir merak uyandırmaya gayret edeceğim.
Evsel atıkların değerli bir gübre ve organik maddeye dönüşmesine kompost deniyor. Aslına bakarsanız kompostlama denen sürece dahil edilen evsel atıklar da birer organik madde. O yüzden bu sürece giren atıkların (organik maddelerin) sürecin sonunda bitkiler tarafından işlenebilir formda yeniden bir organik maddeye dönüştüğünün altını çizmek gerekiyor.
Biraz daha bilimsel açıklamak gerekirse organik maddeler kompostlama ile, aerobik ya da anaeorabik koşullarda (havadan ve topraktan beslenerek bozunma) mikroorganizmalar aracılığıyla kararlı hale getiriliyor. Yani diğer maddelerle kimyasal bağlar kurarak maddenin en mükemmel olacağı forma kavuşuyor.
Tüm organik materyaller doğal döngüleri içerisinde eninde sonunda kompost oluyor. Bu doğal döngünün en yalın halini şöyle tanımlayabiliriz: Bitkiler topraktaki besini kullanarak gelişir, otobur hayvanlar bu bitkileri tüketir, etobur hayvanlar da bu otobur hayvanları avlar. Bir etobur hayvan öldüğünde ise topraktaki ayrıştırıcılar sayesinde yeniden toprağa karışır, yani süreç toprakta başlayıp toprakta biter. Ancak bu sürece insanın ürettiği organik atıklar dahil olduğunda doğadakine benzer bir ayrıştırma söz konusu olmadığı için ortaya ciddi sorunlar çıkar.
Peki nedir bu organik madde?
Bir kompost yığınının ana unsurunu organik maddeler oluşturuyor. Yalnız herhangi bir oranda bir organik madde karışımı kompost yapmak için yeterli değil. Süreçteki dönüşüm işleminin başlayabilmesi için azot (N) ve karbon (C) elementlerini içeren malzemelerin doğru oranda bir araya gelmesi gerekiyor. Kompost terminolojisinde azot içeriği yüksek maddelere yeşil, karbon içeriği yüksek maddelere ise kahverengi malzeme deniyor.
Örnek vermek gerekirse otlar, sebze ve meyveler gibi yeşili bol maddeler azot içeren malzemelerken; saman, öğütülmüş dallar, talaş, karton ve mukavva kâğıdı gibi maddeler karbon içeren malzemelerdir. Kompost yapımında malzeme seçerken bu bilgiyi bir ipucu olarak kullanıyorum. İdeal kompost yığınında C/N dengesi yaklaşık 1/30’dur. Yani sağlıklı bir kompost süreci başlatmak için 1 birim azot içeren malzeme ile 30 birim karbon içeren malzeme dengeli bir şekilde karıştırılmalıdır.
Kompost kullanımının insan topluluklarının ilk tarım faaliyetleri ile birlikte ortaya çıktığı düşünülüyor. Antik Yunan, Roma, Arap ve Çin medeniyetlerinin de bu yöntemden haberdar olduğu biliniyor. Dolayısıyla binlerce yıl önce yapılan kompostu bizler de şehir hayatımıza kolayca uyarlayabiliriz… Böylece hem atıklarımızı değerlendirmiş hem de toprağımızı korumuş oluruz. Bunun gibi kolay uygulanabilir yöntemlerle doğayı korur, sürdürülebilir bir yaşama şans vermiş oluruz.
Bahane Yok Çare Çok: Yapımına Göre Kompost Türleri
Süreç benzer de olsa yöntem olarak birbirinden ayrılan kompost türleri bulunuyor. Bokaşi kompostu, solucan kompostu, sıcak ve soğuk kompost en bilinen türler. Bu yöntemlerden hangisinin kullanılacağına karar verirken elimizdeki organik maddenin çeşidi, kompost yapımına ayırabileceğimiz zaman ve kompost yapılacak alan gibi parametrelere göre hareket etmek gerekiyor.
Bokaşi Kompostu
Şehir hayatı için en uygun yöntem bokaşi kompostu. Bu yöntem, laktik asit bakterileriyle fermente edilen atıkların toprağa gömülmesi sonrasında kompost elde edilmesine dayanıyor. Uzunca bir süredir ben bu yöntemi kullanıyorum. Bokaşi kovalarım mutfağımda duruyor. Birinci elden denemiş birisi olarak bu yöntemin kesinlikle koku ve sinek yapmadığını söyleyebilirim.
Bu fermantasyon sürecinde, atıklar ağzı sıkıca kapanabilen bir kovada biriktiriliyor. Kovaya atık (sebze ve meyve artıkları, çay ve kahve posaları, yumurta kabukları, bayat ekmek vb) ekledikçe üzerine bir miktar karbon içerikli madde (talaş, renksiz karton, mukavva vs.) konuyor. Laktik asit bakterileri kullanılarak elde edilen lakto serum (lakto serumu satın alabilir ya da evinizde kolayca kendiniz üretebilirsiniz) bu karbon materyale ekleniyor. Tüm malzemelerin üzeri kovadaki havayı alacak ve hava girişini iyice engelleyecek şekilde (ben naylon torba kullanıyorum) sıkıca bastırılarak örtülüyor. Ardından kovanın kapağı sıkıca kapatılıyor. Bu işlem her gün (yeterince atık biriktirmediğinizi düşünüyorsanız birkaç günde bir olacak şekilde de kovaya ekleme yapabilirsiniz) tekrarlanıyor.
Bu süreç sonunda bakterilerle fermente edilen atıklar bir nevi turşuya dönüşüyor. Kova dolduğunda ya da kovadaki miktar yeterli hale geldiğinde kovanın ağzını açmadan 15 gün beklemek gerekiyor. Bu 15 günün sonunda kovadaki kompost turşusunu 20-30 cm derinlikteki bir toprak çukuruna ya da büyükçe saksı içindeki toprağa gömmek gerekiyor. Ben bazen arka bahçeme bazen de içine toprak doldurduğum büyük plastik bir kovaya gömüyorum. Derince bir saksı da kullanabilirsiniz. Bir 15 gün de toprakta bekleyen (soğuk kış günlerinde bu süre bir aya kadar uzuyor) kompost turşusu tamamen toprağa dönüşüyor. Kovanın içinde geçen 15 günün sonunda atıkların organik hücre zarı parçalandığı için toprağa gömüldüklerinde dönüşümleri de hızlı oluyor. Bokaşi kompostunu ister bahçenizde gömdüğünüz alanın üzerine bitki dikerek ister doğrudan saksılarınızdaki toprağa karıştırarak kullanabilirsiniz.
Solucan Kompostu
En ilginç kompost yöntemlerinden biri solucan kompostu. Son zamanlarda oldukça popüler olan bu yöntemde organik maddelerin parçalanma işlemini solucanların sindirim sistemi yapıyor. Diğer bir deyişle bu yöntemde komposta uygun atıklarımızı solucanlara yediriyoruz. Bu yöntemle elde edilen kompost, sıcak kompost kadar zengin, toksinlerden arınmış ve yüksek besin değerine sahip oluyor.
Solucan kompostunda bildiğimiz toprak solucanlarına göre yüzeye daha yakın yaşayan ve organik madde öğütmekte çok başarılı bir tür olan kırmızı kompost solucanları kullanılıyor. Kırmızı kompost solucanlarını satın almak mümkün ya da solucan kompostu yapan bir tanıdığınızdan da alıp başlayabilirsiniz. Çok hızlı çoğalan, otobur olan ve kısa sürede sebze -meyve kabukları, çay posası, yumurta kabuğu gibi mutfak atıklarını dönüştüren bu solucanlar bu süreçte size büyük yardım sağlayacaktır.
Solucan kompostu, evlerde büyük bir kutu içerisinde uygulanabilecek, kesinlikle koku yapmayan ve özellikle mutfak atıklarını değerlendirmek için güzel bir yöntem. Küçük ölçeklerle yapılarak zengin kompost içeriği gibi avantajlar sağlayan bu yöntemin dezavantajlı yanı ise solucanların bir evcil hayvan gibi bakım gerektirmesi ve düzenli beslenmeye ihtiyaç duyması. Evinizde fazla miktarlarda mutfak atığı çıkıyorsa solucanların yeterli sayıya ulaşmaları için biraz zaman geçmesini beklemeniz gerekiyor.
Soğuk Kompost
Soğuk kompost, uygun atıkları belli bir oranda üst üste yığarak biriktirme anlamına geliyor. Bunu yapabilmek için yeterli bir alan sağlamak şart. Soğuk kompost ile atıkların dönüşebilmesi, içerik ve iklim koşullarına göre 6 ay ile 2 yıl arasında zaman alabiliyor. Dolayısıyla ufak bir miktarla soğuk kompost yapmak çok anlamlı değil. Alan ihtiyacını da düşündüğümüzde soğuk kompost şehir hayatı için uygulaması pek kolay olmayan bir yöntem.
Sıcak Kompost
Sıcak kompost yönteminde uygun atıkların tek seferde bir araya getirilmesiyle bir yığın oluşturuluyor ve bu yığın bir süre sonra ısınınca süreç başlıyor. Sıcak kompost süreci soğuk komposta göre çok daha hızlı bir şekilde, yaklaşık 1 ayda sonlanıyor. Sıcak kompost için en az 1 metreküplük bir yığın oluşturulması öneriliyor. Hal böyle olunca yine oldukça geniş bir alana ihtiyaç duyulduğu için sıcak kompost da soğuk kompost gibi şehir hayatında uygulaması pek kolay bir yöntem değil.
Yüzde 60’ı heba ediyoruz
Türkiye’de kişi başı günlük üretilen ortalama atık miktarı 1,17 kg, üç büyük kente bakıldığında ise bu sayı 1,34 kg’a kadar çıkıyor. Bu atıkların yüzde 60’ı kompostlaştırılabilecek organik atıklardan oluşuyor. Bu kadar çok geri dönüştürülebilir atığı bu işleme sokmadığımızda, toprağa ve dolaylı olarak yaşam kaynaklarına sırtımızı dönüyoruz. Bununla da kalmıyor çöp taşıma işleminde kullanılan fosil yakıtları, kontrolsüz çöp yığınlarının yarattığı metan gazını, çevreye yayılan zehirli suyu, kokuyu ve beraberinde gelecek pek çok tehlike riskini artırmış oluyoruz. Bir cm’lik toprak tabakasının oluşabilmesi için yüzlerce yıl gerektiğini düşünürsek, tehlikenin boyutu daha net anlaşılıyor.
Oysa kompost yaparak, organik atıklarımızı değerlendirmek, toprak yapısını iyileştirmek, bitkiler için topraktaki besin oranını artırmak ve yukarıda saydığım olumsuz etkileri azaltmak mümkün. Kendi olanaklarımız dahilinde sorumluluk almak hem kendimiz hem de gelecek nesiller için hepimize düşen önemli bir görev.
Kaynak:
http://www.bugday.org/portal/galeri/dosyalar/KompostRehber_SON.pdf