Digital Age Tech Summit 2022: Dijital Pusulanız

Geleceğe dokunmak mümkün mü? Ya da yarına yön verecek trendleri bugünden keşfetmek? Digital Age Tech Summit ile, evet!

 

Garanti BBVA olarak ana sponsorluğunu yaptığımız ilham verici bu zirvenin 15.’si 25 Mayıs 2022 tarihinde çevrim içi olarak gerçekleşti. Dijital ve fiziksel dünyanın sınırları, yeni sanal evrenler, siber güvenlik, sistem tasarımları, iklim krizi ve yarına dair daha pek çok soruya yanıt aradık. Teknoloji, pazarlama, marka, finans ve akademi dünyasından onlarca etkin konukla dijital dünyayı mercek altına aldık. Öne çıkan noktaları da sizler için özetledik.

 

Teknoloji Yazarı ve TV Sunucusu Ahmet Can’ın moderatörlüğünde gerçekleşen oturumların ilkinde konuğumuz Endocanna Health’in Kurucu Ortağı ve CEO’su Len May idi. May, ‘Kenevirin Keşfi: Sürdürülebilirlikte Yeni Arayışlar’ başlıklı bu oturumda cannabinoid’lerin kesinlik tıbbı (precision medicine) dediğimiz alanda dijital süreçlerin de yardımıyla son derece kişiselleştirilmiş tedavi sunabileceğini söyledi.

 

Şimdiye kadar tek bir yöntemle, herkese aynı şekilde tedavi uygulandığını belirten May, “Oysa DNA’mız farklı” sözleriyle bu anlayışın artık değiştiğini vurguladı. May’in aktardığı ‘hiper kişiselleştirilmiş tedavi’ için öncelikle özel gen testleri yapılıyor, kişinin hayat tarzı ve çevresi de denkleme katılıyor, kullandığı ilaçlar hatta vitamin takviyeleri bile değerlendiriyor. Bu süreç sonunda bulunan tedaviyle semptomlar minimuma indiriliyor, yan etkiler azaltılıyor.

 

Pazarlamada kuantum çağı

Hızla değişen dünyaya ayak uydururcasına bir çırpıda tıptan pazarlama dünyasına geçtik ve sonraki oturumumuz olan ‘Tekno-fırtınada Pazarlama İletişimi’nde Mastercard CMO’su Raja Rajamannar’ı ağırladık. İletişim yeniden dizayn edilirken pazarlamanın geçirdiği dönüşümü anlatan ünlü CMO, “İnsanlar partnerlerine bile sadık değilse markalara nasıl sadık kalacak?” sorusuyla marka bağlılığını sorguladı. Rajamannar’a göre artık sanal dünyada daha fazla vakit geçiren tüketicilerle bağ kurmak için yeniden düşünmeliyiz. Bu nedenle pazarlamada (ürün bazlı iletişim, duygusal karar verme mekanizmasının keşfi, internet çağı, mobil ve sosyal medya devriminin ardından) beşinci paradigma çağına yaklaştığımızı belirten Rajamannar, şu ifadeleri kullandı; “Artık kuantum marketing var. Geleneksel içgörüler, reklamlar ve sadakat programlarının yerinde AI infüzyonu, metaverse yığınları, veri tufanı, kültürel tektonik değişimler, davranışsal ekonomi, gerçek zamanlı eylemler, nöro güç, çoklu algı pazarlaması var.”

 

Peki gerçek ve sanal dünyanın bu kadar iç içe geçtiği yeni realitede kimliğimizi, verilerimizi nasıl koruyacağız? SabancıDx Siber Güvenlik Müdürü Nurettin Erginöz ile ‘Sanal Evrenler Çağında Etkin Siber Güvenlik Stratejileri’ başlıklı oturumda işte bu soruya yanıt aradık. Her gün duyduğumuz siber saldırı vakalarının yanı sıra gelecekteki olası risklere dikkat çeken Erginöz, şöyle açıkladı: “Şimdi insanların hacklenmesi konuşulmaya başlandı, çünkü giyilebilir pek çok teknolojik yapımız oluştu; bileklikler, gözlükler… Daha fazla data, daha fazla ihlal demek. Bir yandan kullanılan tool’lar eskidikçe bir ikinci el marketi oluşuyor ancak bu araçların içinde bilgilerimiz var. Bu durum siber saldırı vektörlerinin yeniden konuşulmasına neden oluyor.”. Saldırılara karşı güvenlik, farkındalık, sorumluluk, mevzuat, kullanıcı ve satıcı eğitimi kavramlarının altını çizen Erginöz, yine de en büyük koruma kalkanının davranış ve hislerimiz olduğunu belirtti; “Aslında yapacağımız şey aynı: Gittiğimiz uzantıyı kontrol edeceğiz, anti virüs sürümlerimizi güncel tutacağız. Uyanık ve şüpheci olmaya devam edeceğiz.”

 

Finansal ve ekolojik sağlık arasındaki ilişki

Peki dataya sadece risk odaklı mı yaklaşacağız? Veriyle güzel şeyler başarmak da mümkün mü? Elbette! Müşteri Çözümleri ve Dijital Bankacılıktan Sorumlu Genel Müdür Yardımcımız Işıl Akdemir Evlioğlu, ‘Data ile Gelen İyilik: Finansal Sağlık ve Sürdürülebilir Bir Yaşam’ oturumunda datayı müşterilerimizin hayatını kolaylaştırmak ve tasarruf imkanlarını bulmak için kullandığımızı anlattı. Hatta dijital yetkinliğimizi gezegenin sağlığını düşünen uygulamalara nasıl entegre ettiğimizi...

 

Öncelikle işin finansal sağlık boyutuna değinen Evlioğlu, “Finansal sağlığı yönetmeyi öğrenmek bir süreç. Bu alanda müşterilerimize proaktif önerilerle destek olmak istiyoruz. Teknoloji ve datayı birleştirip müşteri bazında kişiselleştirilmiş önerilerle geliyoruz: ‘Bu ay şu kategoride daha fazla harcadınız, farkında mısınız?’ gibi. Ya da eyleme dönük tasarruf planı yapıp birikime çevirmesi için öneriler sunuyoruz. Teknoloji ve veri, yaşam koçluğunu yapabildiğimiz bir alan sunuyor” dedi.

 

Finansal sağlığın aslında bir finansal sürdürülebilirlik konusu olduğunu ve bireysel bilincin önemini vurgulayan Evlioğlu, mobil bankacılık uygulamasındaki yeni özelliğimiz ‘Ekolojik Durumum’ hakkında da bilgi verdi: “Türkiye’de kişi başına karbon ayak izimiz 5 bin kilogram ve bu çok yüksek. Azaltmak için önce farkındalık lazım çünkü gündelik hayatta bunu bilmek çok kolay değil. Ekolojik Durumum buradan çıktı. Faturalarınız ve akaryakıt harcamalarınız üzerinden karbon salımınızı tahminleyip sizinle paylaşıyoruz. Aynı zamanda azaltmak için ipuçlarını sunuyoruz.” Evlioğlu, üretimden kaynaklı karbon ayak izini azaltmak için bu özelliği şirketlere sunmak üzerine çalıştığımızı da ekledi.

 

Yeni nesil yaşam alanlarından gezegenin kara kutusuna

Veri ve teknolojinin bu kez de yaşam alanlarımızı tasarlarken neler yapabileceğini düşündük. MAA’nın Kurucusu Mimar, Tasarımcı ve Akademisyen Melike Altınışık, ‘21. Yüzyıl ve Mimari Dönüşüm’ başlıklı oturumda mimarinin dijitalleşmeye uyum sağlarken yeni malzemeler ve sürdürülebilir yöntemlerle çevreye nasıl uyum sağladığını gözler önüne serdi.

İnşa süreçlerinin kent ölçeğinde bir performansa dönüştüğünü belirten Altınışık, şöyle devam etti: “Bir mimarın sadece kâğıt ve kalemle olan ilişkisinin ötesine geçerek kendimize yeni mecralar kuruyoruz. Aslında mimarın ofisi bir araştırma laboratuvarına dönüşüyor. AR, VR, 3 boyutlu yazıcılar gibi teknolojilerle araştırma bazlı mimarlık gelişiyor. Yeni malzeme arayışları içine de giriyoruz. Geri dönüşüm ve yeniden kullanım gibi noktalara dikkat çekiyoruz.”

‘Bir çeşit mimari’ diyebileceğimiz ilham veren bir diğer proje sıradaki oturumumuzun konusuydu: ‘Dünya’nın Kara Kutusu’. The Glue Society’nin Kurucusu Jonathan Kneebone, tıpkı uçaklardakine benzer kara kutunun yeryüzü için yaratılan versiyonunu bizlerle paylaştı.

 

Yangınlar, afetler, seller, eriyen buzullar… İşte kara kutu, gezegene verdiğimiz hasarı kaydedecek ve bunu kıyamet sonrası dünyaya bırakacak bir sosyal sorumluluk projesi. Tazmanya’da güvenli bir bölgeye yerleştirilmesi planlanan, her türlü çevresel etkiye (ısı, sıcaklık, oksitlenme vb.) ve verilerin bozulmasına karşı güçlendirilen bu kutu, yaklaşık bir otobüs büyüklüğünde. Özel olarak tasarlanan açılı çatısı sayesinde güneş enerjisi de üretecek. Çevresel ölçümler yapacak, veriyi özel bir arşivde tutacak, yaşayan bir platform olacak.

“Hepsi hikâyemizin nasıl sona ereceğini belirlemek için” diyen Kneebone, projenin özünü ise bir çırpıda özetledi: “İklim krizine dair sözler tükenmişti, eylemsizlik ve yorgunluk kültürü içinde yaşıyorduk. Uçakların kara kutusu varsa dünyanın neden olmasın diye düşündük. Aslında yaşananlardan bizim sorumlu olduğumuzu hatırlatacak bir şey. Anormal hava koşullarında yaşayabilmek için aksiyon almaya ihtiyacımız var. Bunun için de 10 sene sonrasında yaşanacakları hesaplayıp önlemler almaya başlamalıyız. Amacımız bir farkındalık oluşturmak, nerede hata yaptığımızı ispatlamak, neler olacağını göstermek, uzun vadeli politikalar üretilmesine öncü olmak.”

 

Hem sanal hem gerçek: Metaverse ve NFT

Metaverse’ü anmadan olmaz öyle değil mi? Kaliforniya Üniversitesi’nden Dijital Antropolog Prof. Tom Boellstorff, ‘Metaverse’teki İnsanı Tanımak’ başlıklı oturumda metaverse’teki antropolojiyi anlattı. Boellstroff, metaverse’ün tanımlanmasında ‘gerçek’ ve ‘gerçek olmayan’ algısından yola çıkmanın yanlış olduğunu vurguladı. Fiziksel olmayan her şeyin sanal, fiziksel olan her şeyin gerçek olmadığını söyleyen Boellstorff’a göre metaverse; bedensel engellerin aşılması, iklim değişikliğinin yavaşlatılması ve küresel iletişimin sağlanması açısından büyük potansiyele sahip.

 

Elbette sanat da dijitalleşiyor. NFT ve blokzincir teknolojileri sayesinde sanat ve ekonomi üçgeninde yeni fırsatlar ortaya çıkıyor. Tüm bu gelişmeleri ‘Metaverse Ekonomisi; Teknoloji, Sanat, Oyun, Eğlence ve Finans Sektörlerini Nasıl Birleştirecek’ başlıklı oturumumuzda Prof. Dr. Aylin Seçkin anlattı. Çarpıcı rakamlar veren Seçkin, 2020’de online sanat satışlarının 8 milyar dolar civarında olduğuna, 2021’de ise 13,6 milyar dolara çıktığına dikkat çekti. NFT’ye olan ilgiyi ‘altına hücum’ diye yorumlayan Seçkin, sanat yatırımlarının demokratikleşmesinde en önemli engelin mali engeller olduğunu söyledi ve erişilebilir sanatın yaygınlaşmasında NFT’nin bir fırsat olabileceğini aktardı.

 

Sağlıkta dijital dönüşüm: Video oyunları yeni spor mu?

Video oyunlarını da es geçmemeli. Fiziksel sağlık ve video oyunlarının aynı cümlede yer alması belki şaşırtıcı olabilir. Ancak ‘Sanalda Yaşa, Fizikselde Zinde Kal’ oturumumuzda VR Health Institute Kurucu Direktörü Aaron Stanton, VR teknolojilerinin sağlık alanındaki yansımalarını paylaştı. VR’ın anlamlı yapay zekâya sahip ilk yeni nesil egzersiz ekipmanı olduğunu belirten Stanton, “Oyun oynarken enerji kullanımını ve nabzı ölçmek; oyuncu hakkında birtakım varsayımlarda bulunmamızı sağlıyor; nasıl, neden ve ne kadar iyi oynadığı da dahil” dedi.

 

Dijital dönüşüm ve sağlığı biraz daha deştik. ‘Sağlıkta Dijital Dönüşüm’ başlıklı bu oturumda Roche Türkiye İletişim Lideri Nur Kaya, Roche İlaç Türkiye İş Çeviklik Dijital ve Müşteri Deneyimi Lideri Gizem Kedici Özbayraç ve Roche Diagnostik Türkiye, Sağlık Çözümleri Geliştirme Direktörü Doğutan Ülgen sağlık teknolojilerinin geleceğini tartıştı. Bu dünyada neler mi oluyor: Dijital teknolojilerle toplanan içgörüler, sürekli tedavide hasta sonuçlarının iyileştirilmesinde kullanılıyor. Tanı ve tedavi alanındaki dijitalleşmeyle onkoloji ve patolojiye fayda sağlanıyor. Sosyal medya dinlemesiyle toplanan içgörülerle hasta odaklı çözümlerin yanı sıra sağlık profesyonellerine yönelik kişiselleştirilmiş içerik ve destekleyici araçlar geliştiriliyor.

 

Hedef, ödemeleri görünmez kılmak

Sağlıktan sonra geldik finansa... Dijital dönüşümün etkilediği alanlardan biri de hiç kuşkusuz finansal teknolojiler. Ödeme Sistemleri Genel Müdürümüz Murat Çağrı Süzer, ‘Ticaretin Anatomisi: Ödeme Alışkanlıklarımız Nasıl Değişiyor?’ başlıklı oturumda nakitsiz gelecekten ve kişiselleştirilmiş finansal çözümlerden bahsetti. ‘Nakdi ortadan kaldırma’ hedefine çok yaklaştıklarını belirten Süzer, ikinci hedef olarak ‘ödemeleri görünmez kılmaya’ işaret etti ve şu ifadeleri kullandı: “Türkiye’de 300 milyondan fazla geri dönüştürülemeyen kredi ve banka kartı var, kullanımda olan POS cihazlarının sayısı milyonlara ulaştı. Ödemeler için ne kart plastiklerine ne de POS cihazlarına ihtiyaç var. Garanti BBVA müşterilerinin yüzde 0,5’i kartlarını yanında taşımıyor, Bonus Flaş üzerinden QR kod ile ödeme yapıyor. Görünmez ödemeler hem ödemeleri kolaylaştırıyor hem de sürdürülebilirlik açısından gerekli.” Kredi kartı ödemelerinin geri dönüştürülemeyen slip yığınları yaratarak çevreye zarar verdiğine dikkat çeken Süzer, buna karşılık Dijital Slip adlı çözümü geliştirdiğimizi belirtti. Ayrıca Garanti Pay gibi uygulamalar üzerinden akıllı telefonlarla ödemelerin kolaylaşacağını söyleyen Süzer, “Akaryakıt ödemelerinde bir seçenek olarak karşımıza çıkan ‘araçta öde’ seçeneği daha da kolaylaştırılarak ses komutuyla tamamlanabilecek; biyometri ile daha güvenli ve hızlı ödeme yapılabilecek” diye konuştu.

 

Bir kafa yapısı değişikliği: Merkeziyetsizleşme

Biraz da zaman ve mekân bağımsız yapılardan bahsedelim. Akademisyen Levent Erden, ‘Merkez Kaçar mı?’ başlıklı oturumda hayatın her alanında yaşadığımız dönüşümün ‘merkez’ anlayışını da etkileyeceğini anlattı. “Kafa yapısı değişecek” diyen Erden’e göre merkeziyetsizleşmeyi daha çok duyacağız, hiyerarşik yapıların sonu gelecek, şirketler küçülmeye gidecek. Merkezin ortadan kalkmasıyla beraber yeni ekosistemlerin doğacağını ve güvenin de artacağını söyleyen Erden, “Yönetim dağıtık hale gelecek ve iş yapış şekilleri değişecek. Merkezi otoriteden bağımsız bir yere doğru gidiyoruz” diyerek kaçınılmaz olanın sinyallerini verdi.

 

Peki bu dijital dönüşüm pazarlama iletişimini nasıl etkiliyor? Mojito ve Serotonin’in Kurucu Ortağı ve CEO’su Amanda Cassatt, ‘Dönüştürücü Teknolojiler Tasarlamak’ başlıklı bu oturumda Serotonin’in uyguladığı pazarlama iletişimini; medya ilişkileri, içerik pazarlama, ürün pazarlaması, topluluk katılımı, büyüme pazarlaması ve Token tasarımı başlıklarıyla ele aldı. Medyayla sistematik olarak uzun vadeli güven ilişkileri kurduklarını, birçok gazetecinin kariyer gelişimini destekleyerek ana akım medya kuruluşlarında ‘blockchain ritmini’ oluşturmaya yardım ettiklerini vurguladı.

 

Pazarlama demişken, alışveriş gerçekten de hayatımızın büyük bir bölümünü kapsamıyor mu? Pandemiyle birlikte bu alışkanlığımız dönüşürken ‘anında teslimat’ kavramı da sorgulanıyor. ‘Süper App’ler ve Dijital Empati’ oturumundaki konuklarımız Kentsel Tasarım Uzmanı Greg Lindsay ile Department of Here’ın kurucu ortağı Lev Kushner, ‘15 Dakikada Teslimat’ uygulamalarının toplumsal ve kentsel etkisi hakkında konuştu. Şehirlerimizin 15 dakikada yaşanacak şekilde tasarlanması gerektiğini söyleyen Kushner, bunun ‘yalnızlık’ kavramını ortaya çıkardığını şöyle vurguladı: “Her şeyin rahat olmasını istiyorsanız tek başınıza kalmanız gerekiyor.” Lindsay ise teslimat için kullanılan depoların düzensiz bırakıldığında topluluk yaşamını olumsuz etkileyeceğine dikkat çekti.

 

İlham veren girişimler

Ve son oturum: Girişimcilik ve kadın. Bu iki sözcük bir araya geldiğinde inanılmaz şeyler ortaya çıkıyor. Bunu da gazeteci Şelale Kadak moderatörlüğünde düzenlenen ‘SheMade IT! Yaratıcı Girişimler & Kapsayıcı Gelecek’ oturumumuzda gördük. Kadın girişimcilerin hikâyelerini dinlediğimiz bu oturumun konukları; Moritoys Kreatif Direktörü & Tasarım Lideri Hazal Kırıkçı, Kybele’s Garden Kurucusu Aygen Savaş Alkan ve Serbest Gazeteci Merve Akman oldu.  Yıllardır oyuncak tasarımı üzerine çalışan Hazal Kırıkçı, Moritoys’da nitelikli oyuncakları ailelerle buluşturuyor. Çocuklarla oyun oynayan ebeveynlerin daha az stres yaşadığını söyleyen Kırıkçı’nın dikkat çektiği bir diğer nokta ise oyuncak sektöründeki cinsiyet kalıpları. Kırıkçı’ya göre oyuncakları ‘kız’ ve ‘erkek’ şeklinde sınıflandırmak doğru değil. Çünkü tüm renkler ve oyuncaklar tüm çocuklar için.

 

Kybele's Garden ise alg biyoteknolojisiyle gıda, kozmetik ve tarım sektörlerinde sürdürülebilir ürün ve çözümler geliştirmeye çalışıyor. Alkan’ın verdiği bilgilere göre; algler doğası gereği sürdürülebilir, döngüsel ve fotosentez karbon yakalama gücüne sahip. Dünyadaki oksijenin yüzde 75’ini üreten algler sürdürülebilir kozmetiğe de katkı sağlıyor.  Merve Akman ise çevre farkındalığına dair yaptığı haberleri ‘Climate Anatolia’ adlı projesiyle aldığı sosyal girişimcilik ödülüyle taçlandıran bir isim. Climate Anatolia iklim krizi, çevre sorunları, iklim göçmenliği ve bunların yarattığı insan hakları ihlalleri kapsamında toplumu bilinçlendirmeyi hedefliyor.

Etiketler:
  • İnovasyon

  • Dijital Dönüşüm

  • Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri