Copyright © 2024, T. Garanti Bankası A.Ş
Yılın en ilham verici haftası Brand Week Istanbul “Time to Reset – Yeniden Başlama Zamanı” temasıyla katılımcılarıyla buluştu. Yaratıcı endüstrileri ve markalar dünyasını 9-11 Kasım tarihlerinde Zorlu PSM’de bir araya getiren ve bu yıl 10. yaşını kutlayan Brand Week İstanbul, dünyayı bekleyen değişimleri tüm yönleriyle ele aldı. İletişim, teknoloji ve sanata dair son trendler yine Brand Week İstanbul’daydı.
Kurumsal sponsoru olduğumuz Brand Week Istanbul’da ‘Reset & Create & Sustain by Garanti BBVA’ adıyla ayrı bir sahne yaratarak sürdürülebilirlikten finansa, nörobilimden metaverse’e kadar dünyanın nasıl bir dönüşüm içinde olduğuna dair fikirleri paylaştık. Ayrıca Brands & Trendssahnelerinde de yarına yön verecek tüm gelişmeler alanında uzman isimlerle ele alındı.
Unilever Global Kurumsal İletişim Başkan Yardımcısı Lucila Zambrano “Sürdürülebilir Yaşam Pusulası: Sürdürülebilirlikte Oyunun Kuralları Yeniden Yazılıyor” başlıklı oturumda geri dönüştürülmüş plastik kullanımı, yeniden dolum projeleri, gıda israfı, sorumlu üretim ve tüketim, geri dönüşüm ve komposttan bahsetti. “İklim Dostu Hareket” başlıklı oturumda Arçelik’in ‘Gezegenimiz için ne yapabiliriz?’ sorusuna yanıt aramak üzere ‘İYİ-GE- İyilik Geliştirme’ adındaki ortak akıl platformunu hayata geçirdiği ve İYİ-GE Kurulu ile tüm paydaşlarını kapsayacak şekilde İklim Dostu Hareket projesini başlattığı konuşuldu. Arçelik, bu proje ile gezegenimizin geleceğini tehdit eden sorunlara tüketicileriyle birlikte yanıt aramayı hedefliyor. Bu kapsamda Arçelik, ilk iklim dostu mağazasını da açtı.
Metaverse bir şantiye
Metaverse mü Palavraverse mü? başlıklı oturum komik anların yaşandığı bir podcast’e sahne oldu. Socrates Dergi Genel Müdürü ve Can Yayınları Yönetim Kurulu Başkanı Can Öz ile Yazar & İletişimci Ümit Alan, son zamanların en tartışmalı konusu metaverse’ü esprili bir dille ele aldı. Can Öz’ün “Metaverse başarılı mı başarısız mı?” sorusuna Ümit Alan, metaverse’ün henüz var olmadığı ve var olmayan bir şeyin başarılı ya da başarısız olmasından söz edilemeyeceği cevabını verdi. Alan’a göre, metaverse markaların yenilikçi olduklarını ispat etme yarışına dönüştü ve adeta bir şantiyeye benziyor. Can Öz’e göre ise bireylerin ve markaların metaverse’e girme yarışı FOMO (Fear of Missing Out) olarak da tanımlanan dışarıda kalmama refleksinin bir sonucu.
Sürdürülebilirlik ve dijital dönüşümü uyum içinde buluşturmak
“Sürdürülebilir Dijital Dönüşüm: Büyük Başlangıcı Güçlendirmek” başlıklı oturumda Müşteri Çözümleri ve Dijital Bankacılıktan Sorumlu Genel Müdür Yardımcımız Işıl Akdemir Evlioğlu, gezegenimizin en büyük sorunu iklim krizinin toplu göçlerden şehirleşme yapısına sebep olacağı birçok mega krizlere ve dijitalleşmenin bu çözümdeki önemine değindi.
BM’nin göç konusunda yaptığı çalışmalarda iklim krizinin yaratacağı ikinci bir göç dalgasıyla karşı karşıya olduğumuza dikkat çeken Evlioğlu, “2050 yılına kadar 1.2 milyar dünya vatandaşının iklim krizi mağduru olarak mülteci olması, 2060 yılına kadar da bu rakamın 1.4 milyar kişiye çıkması bekleniyor. Hızla artan mülteci konusu dünyanın gündeminde yer almaya devam edecek” diye konuştu.
İklim krizine karşı dünyamızın kırılganlığına dikkat çeken Evlioğlu, Paris İklim Anlaşmasıyla dünyanın ısınmasını 2°C’de tutabilme üzerine alınan kararlara sadık kalınması ve ilgili inisiyatiflerin artarak devam ettiğini ancak hızlanmamız gerektiğini sözlerine ekledi. Evlioğlu, “Dünya Bankası’nın beklentilerine göre iklim krizi nedeniyle 2030 yılına kadar dünyada 100 milyon kişi ekonomik olarak fakirlik sınırına geçecek. Üretimdeki verimsizlikler, yaşanan doğal afetler nedeniyle meydana gelen kaynak kayıpları sebebiyle yıllık 500 milyar doların üzerinde ekonomik kaybın olacağı öngörülüyor” dedi.
Gelişmiş ülkelerin altyapı hazırlıklarına daha çok ihtiyacı olduğunu ifade eden Evlioğlu’na göre burada orantısız bir durum var. Bu orantısız durumun sebebi de, iklim krizinden herkesin eşit şekilde etkilenmemesi. Bu orantısızlığı “COP27’de konuşulan konulardan biri de, Afrika kıtasının dünyadaki karbon emisyonunun yüzde 4’ünden sorumlu olması. Ancak bir yandan da en çok etkilenen ülkelerden biri” diyerek açıklayan Evlioğlu, coğrafi konum ve ülkelerin bu konudaki altyapı hazırlıklarının etkinin ne kadar olacağını kısa vadede belirleyeceğini söyledi. “Gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelerin bu konuda ekonomik desteğe ihtiyaçları var. O yüzden bir kaynak aktarımı olması ve tüm bu konuya etkisi olacak paydaşların koordineli çalışıyor olması önemli” diye ekledi.
İklim krizi konusunda harekete geçildiğini düşünen Evlioğlu’na göre tüketici beklentisi değişti, farkındalık arttı ve buna bağlı olarak aksiyonlar alınmaya başladı. Bunda COVID’in de etkisi olduğunu ifade eden Evlioğlu, “Çünkü sadeleştik, arabalarımızı az kullandığımız zaman doğanın ne kadar güzelleştiğini, karbon salımının nasıl azaldığını gördük. Bu konuda yapılan araştırmalar; tüketicilerin yüzde 50’sinden fazlasının sürdürülebilirlik konusunda hassasiyeti olan markalardan pahalı da olsa ürün almayı tercih ettiklerini, çalışanların yüzde 70’ten fazlasının da sürdürülebilirlik konusunda hassasiyeti olan şirketlerde daha az kazansalar bile çalışmaya devam edeceklerini gösteriyor. Bu rakamlar çok önemli. Şirketler aksiyon alıyor, bu aksiyonları hızlandıran da tüketici beklentisi” dedi.
Evlioğlu’na göre sürdürülebilirliğin iki önemli ayağı var: İklim ve kapsayıcı büyüme. Garanti BBVA olarak bu iki konuyu misyon edindiklerini ve aksiyon aldıklarını söyleyen Evlioğlu,”Sağladığımız ürün ve hizmetlerimizle, ayrıca toplumsal yatırım programlarımız çerçevesinde hem kapsayıcı büyümeye hem iklim kriziyle mücadeleye destek oluyoruz. Dijitalleşme işte burada devreye giriyor. Dijitalleşmenin dönüştürücü gücünü sürdürülebilirliğin yaygınlaşması için kullanıyoruz. Garanti BBVA Mobil’de Durumum alanında yer alan Ekolojik sayfasında karbon ayak izi bilinçlendirme çalışmaları yapıyoruz. Ayrıca müşterilerimize yenilenebilir enerji ve elektrikli araç finansman çözümleri sunuyoruz. Sürdürülebilirlik stratejilerimizi, dijitalleşmenin getirdiği fırsatlar ile buluşturmaya devam edeceğiz” diye konuştu.
Açık bankacılık ile sektörler arası sınırlar kalkacak
Finans dünyasında neler olduğuna bakalım ve Bireysel Dijital Çözümler Direktörümüz Burçin Bıkmaz’ın “Açık Bankacılık & Açık Fırsatlar” başlıklı oturumda dediklerine kulak verelim.
Dijital bankacılığın bugün geldiği noktada değişim hız kesmiyor, her yıl yeni kavramlar ve özelliklerle tanışıyoruz. Artık temel bankacılık işlemleri dışında dijitalde başka bir dünyayı konuşuyoruz. Bu dünya, bankacılığın ötesinde bir noktaya evriliyor. Bıkmaz bunu şöyle açıklıyor: “Dönüşüm sadece bankacılık sektöründe değil, her yerde. Çok değil birkaç yıl öncesinde alternatif kanallar diye adlandırdığımız kanalların; dijitalin ve mobilin, bugün ana hizmet kanalımızın olduğu bir dönemden geçiyoruz. Mobil bankacılık kullanıcı sayısı son beş senede üç katına çıktı. Sektör dijital dönüşüme o kadar hızlı adapte oldu ki, şu an tüm işlemler, ürün satışları ve müşteri kazanımı mobil kanallar üzerinden gerçekleşiyor. Her şeyin çözümü mobilde.”
“Bundaki sonraki yolculuğumuz ise müşteri ilişkisinde derinleşmeye doğru gidiyor” diyen Bıkmaz, müşterileri daha iyi tanımaya, onlara sadece finansal değil sürdürülebilir açıdan da tavsiyeler vermeye odaklandıklarını vurguladı. Bıkmaz şöyle devam etti: “Müşterilerimize, Garanti BBVA Mobil’de hem finansal hem de ekolojik durumlarını gördükleri bir dünya sunuyoruz. Onlara finansal durumlarını iyileştirmeye, finansal streslerini ve karbon ayak izini azaltmaya yönelik tavsiyeler vermeye odaklanıyoruz.”
Finans dünyasındaki kesintisiz devinim, birçok konuyu beraberinde getiriyor. Bunlardan biri de açık bankacılık. Peki açık bankacılık ne demek? Bıkmaz’a göre rekabetin tanımının değiştiği, platformların iç içe geçtiği, tüm oyuncuların kendi aralarında etkileşime ve işbirliğine girdiği dinamik bir döneme geçiş yapıyoruz. Çok yakın zamanda hesap birleştirme ve ödeme başlatmayla başlayacak bu yeni dönem önümüzdeki yıllarda diğer finansal ürün ve işlem setleriyle daha geniş bir vizyona doğru ilerleyecek ve sektörler arası sınırlar ortadan kalkacak. Böylece finansal durumun bütünsel olarak görülebileceğine dikkat çeken Bıkmaz, bunun daha iyi bir müşteri deneyimi ve zaman tasarrufu demek olduğunu belirtti.
Esmiyor podcast ile çevre, iklim krizi, sanat ve sürdürülebilirlik üzerine
Tüm bunlarla birlikte destekçisi olduğumuz ‘Esmiyor’ podcast ile çevre, iklim krizi, sanat ve sürdürülebilirlik üzerine konuştuk. Sürdürülebilirlik / İçerik Pazarlama ve Sosyal Medya Yöneticimiz Merve Türkdoğan, katıldığı yayında Garanti BBVA’nın sürdürülebilirlik çalışmaları hakkında bilgiler verdi. Esmiyor’un 2021’de ülkemizde meydana gelen orman yangınları sebebiyle başlattığı 5 bölümden oluşan video serisinin Garanti BBVA ile bir adım öteye taşınarak bir yangın belgeseline dönüştüğünü anlattı ve ormanlara sahip çıkmak adına WWF Türkiye’nin (Doğal Hayatı Koruma Vakfı), ‘Türkiye’nin Canı Yanmasın’ programının destekçisi olduklarından bahsetti. Türkdoğan, bu program ile Türkiye’nin dört bir yanına ulaşarak farkındalık yaratmayı, yerel inisiyatifleri harekete geçirmeyi hedeflediklerini söyledi.
Bir diğer yayında ise SALT Genel Müdürü Deniz Ova, sanat ve sürdürülebilirlik hakkında merak edilenleri yanıtladı. Sanatın bilim, tasarım, ve mimariyle bir arada yürüyebildiği disiplinlerarası bir pratiğe evrildiğini söyleyen Ova’ya göre sanatta her şey mümkün, kullanılan malzeme sürdürülebilir olabilir de olmayabilir de. Çünkü önemli olan verilen mesaj. Bu yüzden denemek ve yaratıcılık alanında sınır koymamak gerekiyor. Ova; zihin açıklığı yaratmak, yeni fikirler üretmek, geleceğe dair kaygılarımızı, düşüncelerimizi, nereye doğru bakmamız gerektiğini anlamanın kültür-sanat kurumlarının misyonunun bir parçası olduğunu da vurguladı.
İstanbul Caz Festivali Direktörü Hakan İzer ise festivallerin ekolojik ayak izi konusunda sektörün neler yaptığı hakkında merak edilenleri yanıtladı. Festival sponsoru Garanti BBVA’nın da desteğiyle son birkaç senedir sürdürülebilirlik konusuna daha fazla eğildiklerini; plastik tüketimini azaltmak, etkinliklere gelecek kişileri toplu taşımaya yönlendirmek, geri dönüşüm gibi konulara ağırlık verdiklerinin altını çizdi. Coldplay’in konserlerinde karbon emisyonu azaltmak için çaba gösterdiğini, Morrissey’in konserden önce hayvan haklarıyla ilgili 3 dakikalık video izlettiğini örnek gösteren İzer’e göre çevre ile ilgili konuların ne kadar kritik olduğunun oradaki binlerce kişiye hatırlatılması çok değerli.
Aktivitelere doyamadığımız Brand Week, birbirinden önemli ismin konuşmacı olduğu, iletişim, teknoloji ve sanata dair son trendleri yine dopdolu oturumlarla ele aldı. Bakalım gelecek sene kasım ayında yılın en ilham verici haftasında bizi neler bekleyecek.