Copyright © 2024, T. Garanti Bankası A.Ş
Alışveriş, oyun, sosyal medya ve dahası… Metaverse bize, tüm bu deneyimleri yaşayabileceğimiz yeni bir evrenin kapılarını açıyor. Fiziksel dünyanın çok ötesinde fakat hayal olamayacak kadar da gerçek bir yer burası. Sanal gerçeklik (VR) ve artırılmış gerçeklik (AR) teknolojilerinin başarılı bir kombinasyonu. Peki bizi buraya getiren ne oldu? Nasıl bir dönüşümün eşiğindeyiz? Hayatımıza giren bu “alternatif dünya” bize gelecekte neler vadediyor?
Garanti BBVA Ödeme Sistemleri E-ticaret Ürün Yönetimi Müdürü Selin Tavaşi tüm bu soruları ve sanal dünyanın geleceğine dair en çok merak edilenleri yanıtladı. Gelin şimdi, kendisinin sorularımıza verdiği yanıtlarla metaverse nedir ne değildir daha yakından görelim…
Metaverse ne demek?
Metaverse, Yunancada “ötesi, sonrası” anlamına gelen “meta” ve İngilizcede "evren" anlamına gelen “universe” kelimelerinin birleşiminden meydana geliyor. Kavramsal olarak “Evren-ötesi” anlamına gelen bu ifade, sanal ve artırılmış gerçeklik teknolojileriyle donatılmış bir çoklu evrenler bütününe işaret ediyor. Burada kurgusal karakterler ile sanal ortamlar arasında geçiş yaparak gündelik hayattaki pek çok aktiviteyi gerçekleştirmek mümkün. Sinemaya veya herhangi bir etkinliğe gitmek, alışveriş yapmak, gezmek, oyun oynamak, eğitim almak hatta satış yapmak bile buna dahil.
Buraya nasıl geldik?
Metaverse elbette yeni bir konsept değil. Sims oynayanların Metaverse’ün en temel haline hakim olduğu sıklıkla söyleniyor. Çünkü orada da kendi avatarın var ve diğer kullanıcılarla etkileşim halindesin. Tabii Metaverse Sims'ten farklılaşıyor. Nasıl mı? Oyunlarda varlıklarınız oyunu geliştiren kişilere bağlı, nasıl kullanılacağı da aynı şekilde. Oysa Metaverse sadece oyun oynayanlar için bir platform değil. Burada kendi varlıklarımıza blockchain teknolojisiyle sahibiz. Bunların adı NFT hesaplarımızda tanımlı ve kimse bizden biz istemediğimiz sürece alamaz.
İnsan türü olarak bir başka evreni keşfetme fikrine çok eskiden beri ilgi duyuyoruz. Bizi buna en çok yaklaştıran ise şüphesiz dijitalleşme oldu. Fiziksel dünyadaki deneyimlerimizi dijital ortamda yaşamamızı sağlayan yeni teknolojiler hızla hayatımızda girmeye başladı. Metaverse de aslında bugüne kadar duyduğumuz birçok teknolojiyi bir araya getiren yeni bir internet platformu. Artırılmış gerçeklik (AR), sanal gerçeklik (VR), Internet of Things, 3D, yapay zekâ (AI) ve blockchain teknolojilerinden yaratılmış yeni bir kurgusal düzlem.
Metaverse ile E-ticaretin yolu nasıl kesişiyor?
Dijital teknolojilerin getirdiği yeniliklerin başında E-ticaret geliyor. Fiziksel dünyada hala cezbedici olan, bir ürünü deneyip alabilme, sosyalleşebilme gibi artılar var; ama uzun sıralarda bekleyerek ödeme yapma, zamandan kaybetme gibi eksiler de var. E-ticarette ise evet deneme yapamıyoruz, sosyalleşmiyoruz ama sürtünmesiz bir ödeme hizmeti alabiliyor, sıra beklemiyor ve zamandan müthiş bir kazanım sağlıyoruz.
İşte Metaverse bu iki dünyayı müthiş bir şekilde kombinleyerek E-ticaretin tüm geleceğini değiştirmeyi, markalarla kullanıcı arasındaki deneyimi baştan şekillendirmeyi hedefliyor. Mark Zuckerberg’in Metaverse’ü anlattığı videoda tam 13 kere “commerce” ve “shopping” kelimelerini kullanması bir tesadüf olmasa gerek.
Metaverse’ün temelini oluşturan artırılmış gerçeklik (AR) ve sanal gerçeklik (VR) teknolojileri aslında uzun zamandır dijital alışverişlerde kullanılıyor. E-ticaret devlerinden Amazon, “Room Decorator” isimli uygulamasıyla herhangi bir mobilyayı almadan önce evimizin içinde nasıl gözükeceğini gösterebiliyor. IKEA da son birkaç yıldır müşterilerine aynı hizmeti veriyor. Warby Parker isimli bir başka şirket ise mobil uygulaması üzerinden almak istediğimiz her gözlüğü suratımızda deneme fırsatı sunuyor.
Ünlü kozmetik markası Charlotte Tilbury ise 2020 yılında açtığı dijital mağazasında müşterilerine sanal güzellik danışmanlarıyla alışveriş yapma imkânı sunuyor. Burada birçok arkadaşınızı sanal mağazaya çağırarak eş zamanlı olarak alışveriş yapabiliyorsunuz. Ayrıca sanal mağazanın içinde kurulu olan oyunlar sayesinde, örneğin 3 farklı anahtarı bularak kilidi açmak gibi, az bulunan bir ruju elde etme şansı yakalayabiliyorsunuz.
Amerika’daki bir araştırmaya göre kullanıcıların %61’i AR ve VR teknolojilerin olduğu web sitelerinden alışveriş yapmayı tercih ediyor, üstelik bunun için %40 oranında fazla ödeme yapmayı bile kabul ediyorlar. Şaşırdık mı? Aslında hayır. Çünkü söz konusu teknolojiler müşteriye ürünü deneme ve kaliteden daha fazla emin olma şansı verirken, üretici tarafında iadelerin azalması, daha geniş bir müşteri ağına ulaşma gibi faydalar sağlıyor.
Metaverse'te nasıl alışveriş yapacağız?
Metaverse’ün yayılmasıyla, gelecekte dijital alışverişlerin “tıkla ve al” konseptinden “deneyimle ve al” konseptine doğru evrilmesi bekleniyor. Peki bu yeni konsept ile alışveriş deneyimi nasıl değişecek?
● Dalgıçlıkla ilgili malzemeleri bir E-ticaret sitesinden almak yerine Metaverse’te bu ürünleri su altında deneyip alma şansımız olacak.
● Metaverse’te futbol malzemeleri satan bir dükkândan alışveriş yaparken idolümüzle tanışma fırsatı yakalayabileceğiz.
● Kitap alışverişi yaparken mağazanın kapısında en sevdiğimiz kitap karakteri tarafından karşılanabileceğiz.
● Bir ressam olduğumuzu hayal edelim, tablomuzu galerilere vermek veya internette satışa koymak yerine Metaverse’te kendi galerimizi açıp eserlerimizi burada satabileceğiz.
Metaverse kişiselleştirilmiş deneyimi nasıl bir adım öteye taşıyor?
Metaverse’ün E-ticarette müthiş bir kişiselleştirilmiş deneyimi getireceği aşikâr. Her ne kadar firmalar kişiselleştirilmiş deneyim üzerine yatırım yapmaya başlamış olsa da bugün hala E-ticaret dünyasında kişileştirme biraz sınırlı. Birçok mobil uygulama kişiye özel fiyat ve teklifler sunmaktan ileri gidemiyor. Metaverse’ün ise bunu bir tık öteye geçireceği varsayılıyor.
İlk örnekler gelmeye başladı bile. Nike geçtiğimiz kasımda kendi Metaverse evreni NIKELAND’i lanse etti. Kişiselleştirilmiş bir 3D alanı sunan bu sanal ortamda kullanıcılar oyun oynayabiliyor ve kendi oyunlarını yaratabiliyor. Markanın New York’taki mağazasında ise özel bir Snapchat lensi ve AR teknolojisi sayesinde çocuk katı NIKELAND şeklinde görüntülenebiliyor. Yani fiziksel mağazasını da dijital bir deneyime dönüştürüyor.
Geleceğin ekonomisi nasıl olacak?
Metaverse’ün kripto barındıran yepyeni bir ekonomiyi de hayatımıza sokacağı kesin. Geleneksel debit/credit kartların yerini gelecekte kripto cüzdanların alması bekleniyor. Emlak piyasasıyla birlikte bu değişim başladı bile. Geçen yıl bir sanal arsa 913.000 dolardan fazla bir fiyata satıldı. Emlak piyasasının yeniden canlanması ise şüphesiz gerçek dünyadaki konut finansmanı, kira sözleşmeleri gibi konuları da beraberinde getirecek. Diğer taraftan bu süreçleri geleneksel bankaların mı üstleneceği yoksa merkezi olmayan bağımsız kurumların mı yürüteceği şimdilik soru işareti.
Yepyeni arz-talep dengelerinin oluşması muhtemel. Düşük gelirli ülkelerdeki çalışanlar, daha gelişmiş ülkelerde iş bulabilecek örneğin. Hatta bazı kişiler geçimini sadece Metaverse ile sağlayabilir. Mesela müzikli bir eğlence planlamak istiyorsunuz, DJ’iniz yok, sanal ortamda eğlenceyi düzenleyip DJ’inizi bu platformda ayarlayabilirsiniz. Yani sadece mal alımı değil hizmet alımı da söz konusu olacak.
Sadece B2C (firmadan tüketiciye satış) değil, aynı zamanda B2B (firmadan firmaya satış) uygulamaları da olacak. Üretici bir firma düşünün, makinesi için parça alması gerekiyor. Normalde bu parçayı üreten kişilerden broşür alır, toplantı yapar, E-mail ile görselleri toplar ve o şekilde ürünü satın alır. Şimdi ise fabrikasının bir dijital ikizini Metaverse’te yaratıp istediği parçayı almadan önce sanal ortamda deneyebilecek.
Ödeme süreçleri nasıl olacak?
Dijital paralara kullanıcı ilgisinin artması Metaverse’teki kripto ödemeleri için bir artı elbette. Ödemeler sırasında kullanılan şifreleme yapıları ile güvenlik tarafının da bir hayli rahatlayacağı öngörülüyor. Dahası bu yeni ödeme yönteminin farklı ülkeler arasındaki para transferlerinin maliyetlerini de %40-80 aralığında azaltacağı tahmin ediliyor.
Ancak kripto alışverişlerinde bazı bariyerler de var. Benzersiz güvenlik avantajları olsa da yasadışı işlemler için kullanılan kripto dolandırıcılığı tehditleri, tüketicileri bu ödeme yöntemini benimsemekten vazgeçirebilir. Bu sebeple kripto ödeme sağlayıcılarının güvenlik konularına daha çok eğilmesi gerekiyor.
Herkesin kripto kullanmayı tercih etmeyeceği beklenen bir durum. Ancak son dönemde Mastercard’ın Coinbase ile yaptığı anlaşma ile; kripto almak zorunda kalmadan hükümetlerin kabul ettiği, sabit bir kurla NFT alımına olanak sağlayan kredi kartları çok yakında gelecek. Bu bakımdan kriptonun da bir şekilde geleneksel kurlara dönüşmesini sağlayan ödeme yöntemlerinin gün geçtikçe artması bekleniyor.
Kısacası Metaverse’ün tabana yayılması, hayatımızın bir parçası olması ve ödeme sistemlerinin regüle olması için hala zamana ihtiyacımız var. Ancak oldukça ilginç ve çok heyecanlı bir dünyanın kapımızı çalmakta olduğu bir gerçek!