Copyright © 2024, T. Garanti Bankası A.Ş
Gezegenimizi ortalaması olan 15 °C kadar ısıtan ve yaşanabilir halde tutan sera etkisi aslında iyi bir şeydir. Çünkü onsuz dünya donmuş, yaşanmaz bir yer olurdu. Sorun şu ki, insanlık enerji ihtiyaçlarını karşılamak için fosil yakıtları yoğun bir şekilde kullanıyor ve bu durum doğal sera etkisini yapay olarak artırıyor. Bu da küresel ısınmada artış ve iklim kriziyle sonuçlanıyor. Gelin sera etkisi nedir, buna ne sebep olur, sera gazları ve sera gazı salımını azaltmanın yolları nelerdir yakından bakalım.
Sera etkisi nedir? Sera etkisine ne sebep olur?
Sera etkisi, atmosferdeki gazların güneşten gelen ısıyı tutmasıyla sonuçlanan dünyanın doğal ısınmasıdır.
Güneş ışığı gezegenimizi yaşanabilir kılar. Dünyamıza ulaşan güneş enerjisinin yüzde 30’u uzaya geri yansırken, yaklaşık yüzde 70’i atmosferden geçerek yeryüzüne ulaşır; karalar, okyanuslar ve atmosfer tarafından emilerek gezegeni ısıtır. Bu ısı daha sonra görünmez kızılötesi ışık şeklinde geri yayılır. Bu kızılötesi ışığın bir kısmı uzaya yayılmaya devam ederken, büyük çoğunluğu sera gazları olarak bilinen atmosferik gazlar tarafından emilir ve dünyaya geri yönlendirilerek daha fazla ısınmaya neden olur.
İnsan uygarlığının var olduğundan çok daha uzun bir süre boyunca atmosferimizdeki sera gazlarının konsantrasyonu milyonda 200 ila 280 parça arasındaydı. Başka bir deyişle, bir milyon hava molekülü başına 200 ila 280 gaz molekülü vardı. Ancak geçen yüzyılda bu konsantrasyon, fosil yakıtların kullanılması ve ormansızlaşma gibi insan faaliyetleri nedeniyle milyonda 400 parçanın üzerine çıktı. Burada; sera gazlarının ve özellikle karbondioksitin daha yüksek konsantrasyonlarının fazladan ısının tutulmasına ve küresel sıcaklıkların yükselmesine neden olduğunu belirtelim.
Sera gazları nelerdir?
Atmosferde ısıyı hapseden ve gezegeni ısıtan gazlara sera gazları denir. Sera etkisinden sorumlu ana gazlar arasında karbondioksit, metan, azot oksit ve florlu gazlar bulunur. Gelin bu gazları daha yakından tanıyalım.
Karbondioksit (CO2): Küresel insan kaynaklı emisyonların yaklaşık yüzde 76’sını oluşturan karbondioksit; fosil yakıtların (kömür, doğalgaz ve petrol), katı atıkların, ağaçların ve diğer biyolojik maddelerin yakılması ve ayrıca belirli kimyasal reaksiyonlar (örneğin çimento imalatı) sonucunda atmosfere yayılır. Atmosfere yayıldıktan sonra, yüzde 40’ı 100 yıl sonra, yüzde 20’si 1000 yıl sonra ve yüzde 10’u 10.000 yıl sonra bile hâlâ kalır. Karbondioksit, biyolojik karbon döngüsünün bir parçası olarak bitkiler tarafından emildiğinde atmosferden uzaklaştırılır (veya tutulur).
Metan (CH4): Kömür, doğalgaz ve petrolün üretimi ve taşınması sırasında açığa çıkan metan, atmosferde karbondioksitten çok daha kısa süre kalsa da (yaklaşık on yıl), sera etkisi açısından çok daha güçlüdür. Eşit şartlarda karşılaştırıldığında küresel ısınmaya etkisi 100 yıllık bir süre boyunca karbondioksitinkinden 25 kat daha fazladır. Küresel olarak, insan kaynaklı sera gazı emisyonlarının yaklaşık yüzde 16’sını oluşturur. Metan emisyonları ayrıca hayvancılık ve diğer tarımsal uygulamalardan, arazi kullanımından ve belediye katı atık depolama alanlarındaki organik atıkların çürümesinden de kaynaklanır.
Azot oksit (N2O): Tarım, arazi kullanımı, endüstriyel faaliyetler, fosil yakıtların ve katı atıkların yanması ve ayrıca atık suyun arıtılması sırasında yayılır. Güçlü bir sera gazı olan azot oksit, 100 yıllık bir zaman ölçeğinde karbondioksitin 300 katı GWP’ye (Global Warming Potential-Küresel Isınma Potansiyeli, atmosferdeki her sera gazının ne kadar ısı emdiğini ölçer) sahiptir ve ortalama olarak bir yüzyıldan biraz fazla bir süre atmosferde kalır. Dünya çapında insan kaynaklı sera gazı emisyonlarının yaklaşık yüzde 6’sını oluşturur.
Florlu Gazlar: Çeşitli endüstriyel işlemlerden yayılan, insan yapımı, sentetik ve güçlü gazlardır. Hidroflorokarbonlar (HFC’ler), perflorokarbonlar (PFC’ler), kükürt heksaflorür (SF6) ve nitrojen triflorür (NF3) şeklinde sınıflandırılır. Florlu gazlar diğer sera gazlarından daha küçük miktarlarda yayılsa da (insan yapımı küresel sera gazı emisyonlarının sadece yüzde 2’sini oluştururlar), önemli ölçüde daha fazla ısı yakalarlar. Bu gazlar için GWP binlerce ila on binlerce arasında olabilir ve atmosferde uzun süre kalırlar, bazı durumlarda on binlerce yıl sürer. HFC’ler, genellikle klimalarda ve buzdolaplarında ozon tabakasına zarar veren kloroflorokarbonların (CFC’ler) ve hidrokloroflorokarbonların (HCFC’ler) yerine kullanılır, ancak bazıları yüksek GWP’leri nedeniyle aşamalı olarak kaldırılıyor. HFC’lerin değiştirilmesi ve uygun şekilde bertaraf edilmesi, dünyanın alabileceği en önemli iklim eylemlerinden biri olarak kabul ediliyor.
Ülkemizin florlu sera gazlarının azaltımını hedefleyen Kigali Değişikliği'ni 11 Mart 2021 tarihinde onayladığını da buraya not düşelim.
Sera gazları küresel ısınmayı ne kadar etkiliyor?
Her sera gazının küresel ısınmayı ne kadar etkilediği üç ana faktöre bağlı:
Sera gazı salımını azaltmanın yolları nelerdir?
Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) 30 Mart 2022 tarihinde açıkladığı 2020 yılına ilişkin sera gazı emisyonu verilerine göre; 2020 yılında toplam sera gazı emisyonu bir önceki yıla göre %3,1 artarak 523,9 milyon ton (Mt) CO2 eşdeğeri (eşd.) olarak hesaplandı.
2020 yılında toplam sera gazı emisyonlarında CO2 eşd. olarak en büyük payı %70,2 ile enerji kaynaklı emisyonlar alırken, bunu sırasıyla %14 ile tarım, %12,7 ile endüstriyel işlemler ve ürün kullanımı ve %3,1 ile atık sektörü takip etti.
Sera etkisi ve küresel ısınmaya sebep olan biz insanlar aynı zamanda bu sorunların çözümü de olabiliriz. Sera gazı salımını azaltma gücüne sahibiz, ancak bunu yapmak hiç de kolay değil. Çünkü uluslararası, ulusal ve yerel düzeylerde önemli çabalar gerektiriyor. Her şeyden önce, temiz enerji, yenilenebilir enerji kaynakları ve enerji verimli teknolojilerin kullanımını artırarak, fosil yakıt üretimini, tüketimini ve kirliliğini azaltmalıyız. Karbon yakalama, depolama ve kullanım teknolojilerinden daha çok yararlanmalıyız. Ormansızlaşmayı önlemeli ve gıda israfını azaltmalıyız. Özetle dünyaya ve geleceğe iyi bakmalıyız. Çevreci taşıt kullanımı da bu sorunların çözümünde önemli bir rol oynabilir. Çevreci taşıt kredisi opsiyonu ile siz de çevreye daha az zarar veren taşıtlara sahip olabilirsiniz. Elektrikli veya hibrit taşıtlar enerji israfını azaltırken ve emisyon salınımını da minimize etmektedir.