Copyright © 2024, T. Garanti Bankası A.Ş
Biraz verilerden bahsedelim mi? Dünyadaki karasal alanların yaklaşık üçte birini kaplayan ormanlar, biyolojik çeşitliliğin yüzde 80'ine ev sahipliği yapıyor. Olgunluğuna, türüne ve pek çok farklı etkene göre değişmekle birlikte bir ağaç yılda ortalama 25 kilo kadar karbondioksiti emiyor ve karşılığında oksijen üretiyor. Yaklaşık 1,6 milyar insan gıda, barınak, enerji, ilaç ve gelir için doğrudan ormanlara bağımlı; ki bu neredeyse her 8 kişiden 2’si demek, kıyaslarsak dünyanın en kalabalık ülkesi Çin’in nüfusundan bile fazla. Bitmedi… Küresel sıcaklık artışını 1,5 derece ile sınırlandırma hedefimiz var, işte burada çözümün yüzde 30’u ormanlarla ilişkili.
Ama, kocaman bir ama… Her yıl dünya çapında 10 milyon hektar orman kaybediyoruz, yaklaşık İzlanda büyüklüğünde yeşil alan yok oluyor. Tarımsal genişleme, ticari faaliyetler kadar orman yangınları da bunda pay sahibi. Üstelik bu pay; küresel sıcaklıkların artışı, çölleşme ve ihmal nedeniyle yükseliyor.
Türkiye de iklim koşulları açısından yangın riski barındıran ülkeler arasında. Avrupa Orman Yangınları Bilgi Sistemi’nin (EFFIS) verilerine göre sadece Türkiye’de 2021 yılında 206 bin hektar yani 290 bin futbol sahası kadar alanı orman yangınları nedeniyle kaybettik. Bu, son yılların en büyük kaybıydı. Evet, bunlar ‘canımızı yakan’ veriler. Fakat mücadele edebilmek için öncelikle orman yangınları hakkındaki bilgilerimizi artırmamız gerek.
Orman yangınları neden yaşanır? Nasıl engellenebilir?
Bir yangının başlaması için ‘yangın üçgeni’ olarak adlandırılan üç unsurun bir araya gelmesi gerekir. Yani:
Bir kez yanma tepkisi gerçekleştiğinde artık bunu durdurmanın tek yolu yukarıdaki üç unsurdan birini ortadan kaldırmaktan geçer. Mesela oksijeni engellemek için suyla, köpükle veya bir battaniyeyle müdahale etmek gibi… Ya da yakıtı ortadan kaldırmak için orman içinde ‘yangın koridorları’ (ağaç ve çalıları bilinçli olarak temizlemek) açmak gibi… Yine de bu yangın üçgenini tetikleyen nedenleri detaylandırmak gerekir. Çünkü işte o zaman insan kaynaklı ihmallerin ve yine sebebi olduğumuz iklim krizinin bu üçgeni besleyebileceğini görürüz. Önce büyük resimden başlayalım.
Küresel ısınmanın orman yangınlarıyla nasıl bir ilişkisi var?
Küresel ısınmanın önemli ölçüde insan faaliyetlerinden kaynaklandığı doğru. Bu noktada yangınların çoğalmasında da insanlığın sorumluluğunun büyük olduğunu görüyoruz. Çözüm ise yine sürdürülebilir yaşam alışkanlıklarından geçiyor. Dünyamıza iyi bakmamız için karbon ayak izimizi hızla düşürmemiz gerekiyor.
Yangınları doğrudan nasıl etkilediğimize bakarsak:
Tüm bu sebepleri bilerek aslında “Orman yangınları nasıl engellenebilir?” sorusuna da dolaylı bir cevap vermiş oluyoruz. İnsan kaynaklı ihmal ve dikkatsizlikleri engellenmek, çevre kirliliğini önlemek bu zincirin ilk halkası; bireysel olarak yapabileceklerimizin başında geliyor. İkinci halkada ise topluluklar, kurumlar ve hatta yasalarla birlikte daha geniş bir sorumluluk alanı göze çarpıyor: Yangın riski taşıyan bölgelerin tespiti, kurak mevsimlerde gerekirse ormana girişlerin engellenmesi, yangın koridorları oluşturulması, toplumsal farkındalığın artırılması gibi önlemler bu kapsamda. Üçüncü halka ise elbette iklim krizine karşı olan küresel sorumluluğumuz. Ekolojik ayak izinin azalması orman yangınlarının da azalması demek. Bunun için de ormansızlaşmayı engellemek, sıcaklık artışını 1,5 dereceyle sınırlamak ve karbon emisyonunu da yarı yarıya azaltmak gerekiyor.
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nın (AFAD) yayımladığı genelgeye göre orman yangını için risk taşıyan bölgelerde, ormanların çevresinde ve içinde 01 Temmuz-31 Ekim 2023 tarihleri arasında ateş yakılması; havai fişek, dilek balonu gibi yanıcı maddelerin kullanılması yasaklandı. Ayrıca havanın yangın açısından kritik sıcaklığa ulaştığı dönemlerde yangının büyüme riski olabileceği için orman alanlarına girişlerin kapatılacağı açıklandı. Kamping işletmeleri haricinde ormanlık alanlarda kamp yapılması ve çadır kurulması da gelen yasaklar arasında. Hangi alanların yasaklar kapsamında olduğunu öğrenmek için bulunduğunuz ilin valilik kararlarına göz atabilirsiniz.
Orman yangını anında neler yapılmalı?
Bu önlemleri dikkate aldığınızda çıkan yangınların kısa sürede kontrol altına alınmasına destek olabilirsiniz. Ayrıca iklim değişikliği ile mücadele ederek sıcaklıkların düşmesine, dolayısıyla da yangın riskinin azalmasına katkıda bulunabilirsiniz.
Yangınların ekolojik ayak izi
Peki orman yangınları geride nasıl bir hasar bırakabilir? Öncelikle atmosfere karbondioksit ve diğer kirleticileri salarak küresel ısınmayı şiddetlendirir. Ortaya çıkan duman kilometrelerce yol kat edebilir, bu insan sağlığını da etkiler. Canlı türlerinin yaşam alanları yok olur, biyoçeşitlilik ciddi zarar görür. Ağaçlar yoksa veya azalırsa hava kirliliği artar, su kaynakları kirlenir; toprağı tutacak bitki örtüsünün yokluğu sel, erozyon gibi afetlerin hem sıklığını hem de yıkıcılığını artırır. Sıcaklık, nem, rüzgâr gibi faktörlere doğrudan etki edeceğinden iklim sistemi bozulur. Ekolojik kırılganlık artar, ormana bağlı yaşam aktiviteleri (barınma, geçinme vb.) ve sektörler (turizm, sağlık vb.) kesintiye uğrar, ekonomik hasara yol açar.
Türkiye’nin Canı Yanmasın Destek Programı
Biz Garanti BBVA olarak biliyoruz ki dünyaya ve geleceğe iyi bakmalıyız. İklim kriziyle mücadele etmek ve sürdürülebilir bir gelecek yaratmak adına WWF-Türkiye Doğal Hayatı Koruma Vakfı tarafından yürütülen Türkiye’nin Canı Yanmasın Destek Programı’nı destekliyoruz. Program, orman yangınlarıyla mücadele amacıyla geliştirilen yerel projelerin hayata geçirilmesini amaçlıyor. Türkiye’nin her bölgesinden başvuru yapılabilen programda projeler şu üç başlık altında değerlendiriliyor:
Uygunluk kriterlerini sağlayan yerel dernek, vakıf, kooperatif ve köy muhtarlıkları gibi tüzel kişiliklerin yararlanabileceği programın son başvuru tarihi 31 Aralık 2023. Başvurular, trcanidestek@wwf.org.tr adresine e-posta yoluyla gönderilebiliyor.
Orman yangınları çevresel bir felaketten çok daha fazlası. Her yangınla birlikte canlarımız yanmasın istiyorsak dünyaya iyi bakmaya bugünden başlayalım, “Tek başına benim etkim ne olur ki?” diye düşünmeden hareket ederek geleceğe birlikte iyi bakalım.