KOBİ’ler Finansal Kararlarında Nelere Dikkat Etmeli?

Bu yazı, Garanti BBVA katkılarıyla yayımlanan KOBİ Girişim dergisi için Galatasaray Üniversitesi İİBF İşletme Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Volkan Demir’in yazdığı makaleden uyarlanarak kaleme alınmıştır.

 

Sağladıkları istihdam oranları, girişimcilik ekosistemindeki yerleri, müşterileriyle kurdukları yakın ilişkiler ve Gayrisafi Milli Hasıla’ya olan katkıları göz önünde bulundurulduğunda KOBİ’leri ekonominin belkemiği olarak nitelemek mümkün. Bu derece stratejik önem atfedilen bu işletmelerden aynı derecede stratejik kararlar alması bekleniyor. Peki bir KOBİ hem rekabet potansiyelini artırıp büyümek hem de inovasyonlara açık olmak için mücadele ederken bir yandan da alacağı finansal kararlarda nelere dikkat etmeli?

 

Gelin bunun için önce bir KOBİ’nin finansal anlamda alabileceği hatalı kararları sıralayalım, sonra da bu durumdan kurtulmak için neler yapabileceğine bakalım…

 

Mali Müşavir sadece ücret odaklı seçilmemeli

KOBİ’lerin bir şirket olarak kurulduklarında ilk karşılaşacakları meslek mensubu mali müşavirlerdir. Bu mali müşavir ile şirketin kuruluşu, sözleşmelerin imzalanması ve çalışmaya başlamasını takiben şirketin faaliyetleri devam ettiği sürece birlikte çalışılacaktır. Bu nedenle KOBİ sahipleri ve yöneticileri; birlikte çalıştıkları mali müşavirlerle çalışma modelini belirlerken önceliği hizmet ücreti yerine meslek mensubunun sağlayacağı kaliteli hizmete vermelidirler. Çünkü yapılacak yanlışlıklar veya eksiklikler ileride şirkete daha fazla maliyet olarak dönebilir. Sadece ücret odaklı mali müşavir seçimi; ileride ödenecek vergi ve SGK cezaları, kötüye giden banka ilişkileri gibi sonuçlar doğurabilir.

 

KOBİ’ler mali müşavirlerini; vergi ve SGK işlemlerini yürüten meslek mensubu olarak görmek yerine; belirli dönemlerde toplanıp finansal durumlarını görüştükleri, vergi planlamalarını yaptıkları ve şirketle ilgili stratejileri belirlemelerinde hizmet alacakları kişi ve kuruluşlar olarak görmelidir.

 

Kayıt dışına yönelme riskine girilmemeli

KOBİ’ler ilk kurulduklarında; personel ücretlerini tam göstermeyerek, belgesiz alış veya satış yaparak ya da başka yollarla kayıt dışına yönelebilir. Aslında iyi analiz edildiğinde kısa sürede büyük riskler alınarak yapılan bu yöneliş, orta vadede işletmeye köklü ve çözülmesi zor sorunlar olarak geri dönebilir. Bu nedenle işletmeler daha yeni kuruluş aşamalarında vergi kanunlarının kendilerine tanıdığı avantajlar dışında başka arayışlara girmemeli ve işletmelerini finansal olarak şeffaf bir şekilde yönetmelidir.

 

Sattıkça batan işletme, hesabını bilmeyen işletmedir

Yeni kurulan KOBİ’ler pazarda kendilerine yer edinmek, daha fazla satış yapmak adına, alış ve satış politikalarını zaman zaman dengelemekte zorluk çeker. Satışta vade uzatma, taksit seçenekleri ve iskonto politikaları; alış şartlarıyla dengeli olmadığı sürece işletmenin sürdürülebilirliği tehlikeye girebilir. Bu durum; kârlı ama parasız KOBİ’ler yaratır. Bazı durumlarda işletmeler ‘satarak batar’. Sattıkça batan işletme hesabını, bilmeyen işletmedir.

 

Şirket nakitleri, kişisel yatırımlarla karıştırılmamalı

Muhasebedeki kişilik kavramı burada ön plana çıkar. KOBİ sahipleri, bazen kurdukları şirketin elde ettiği nakitlerle kendi kişisel yatırımlarını finanse edebilir. Böylece hem şirketin işletme sermayesi şirket hesabından çekilir hem de şirketin borçlarına karşı güvence ortadan kalkar. Bu durum piyasada meydana gelebilecek ufak bir krizde şirketin iflasına kadar gidebilir. Çünkü para genellikle gayrimenkul gibi likit olmayan kişisel varlıklara bağlandığından, bu varlıkların değerinde ve anında paraya çevrilmesi zor olabilir.

 

Öz kaynağı güçlü olan işletmeler kazanır

Öz kaynağın güçlü olması şirketin faaliyetlerini yabancı kaynak finansmanı yapmadan ya da buna daha az gereksinim duyarak devam ettirebilmesini sağlar. Ayrıca öz kaynaklar; bankalar, satıcılar ve üçüncü kişi alacaklılar nezdinde güvence teşkil eder. Öz kaynağı güçlü olan işletmeler daha az fona gereksinim duyacağından finansman giderlerinden de o ölçüde kaçınır ve bu durum da beraberinde kârlılık artışı olarak finansal tablolara yansır.

Öz kaynağı güçlü olan işletmeler daha az fona gereksinim duyacağından finansman giderlerinden de o ölçüde kaçınır ve bu durum da beraberinde karlılık artışı olarak finansal tablolara yansır.

Prof. Dr. Volkan Demir

Öz kaynak-borç dengesi kurulmalı

Şirketler genellikle borçlanma ve öz kaynak arasındaki dengeyi kurmakta zorlanır. Aslında hangi durumun işletmelere daha fazla avantaj getireceği her işletme için değişebilir veya farklı riskleri beraberinde getirebilir. İşletme, finansman yapısını ağırlıklı olarak borç üzerine kurduğu takdirde bu borç için katlandığı finansman giderlerini vergi kaldıracı olarak kullanabilir. Ancak böyle bir durum devamlılık arz ettiğinde işletmenin borç sarmalına girme olasılığı artar; kredi ve finansman olanakları, limitler gibi sorunlar ortaya çıkabilir. Finansman yapısı öz kaynak üzerine kurulduğunda ise, işletmeye kredi itibarı ve bununla birlikte birçok avantajı da beraberinde getirir. Ancak öz kaynağı sağlayan ortakların da en az alternatif maliyetleri kadar öz kaynak kârlılığı beklentisi olabileceği de göz ardı edilmemelidir. Özellikle duran varlıkların ve sabit yatırımların öz kaynakla veya uzun vadeli borçlarla finanse etmeye çalışılmasına özen gösterilmelidir.

 

Bütçe Yap(a)mama

Genellikle bütçenin sadece büyük işletmeler tarafından yapıldığına dair yanlış bir algı söz konusudur. Halbuki bütçe, işletmenin satışından tahsilatına kadar tüm faaliyetlerinin en az bir yıl için planlanması ve sistematik olarak izlenmesi sürecidir. Bu nedenle de işletme büyüklüklerine bakılmaksızın bütçe yapılmasında işletme yönetimi için birçok fayda vardır. Bunların başında vergi planlaması, nakit planlaması gibi konular gelir.

Maliyet hesabı dinamiklik gerektirir

KOBİ’ler maliyetlerini hesaplayabilme konusunda bazen yeteri kadar özen göstermez. Özellikle hizmet ve mamul üreten KOBİ’lerde maliyetlerin hesaplanması dinamik bir süreç gerektirir. İşletme yönetimi bu dinamikliğin farkına varmazsa maliyetler yönetilemez aşamaya gelir.

 

KOBİ’lerini maliyetlerini azaltabilmeleri için;

  • Maliyetlerini tanımaları,
  • Maliyetlerini hesaplamaları,
  • Maliyetlerini yönetmeleri gerekir.

 

Odağında insan olmayan politikanın başarı şansı yoktur

KOBİ’ler tanımları itibariyle ilk kurulduklarında az sayıda çalışana sahip işletmelerdir. Faaliyetlerine başlarken az sayıdaki çalışanla güvene ve kişisel iletişime dayalı bir insan politikası yürütülürken; işletme büyüdükçe bu durum içinden çıkılamaz bir hal alır. Bu nedenle KOBİ’lerin daha ilk personelini çalıştırmaya başladığında; personel özlük dosyası hazırlamaları, ücret politikası belirlemeleri, izin, fazla mesai ve diğer yasal haklar konusunda sosyal güvenlik mevzuatına ve iş hukukuna uygun olarak hareket etmeleri gelecekteki cezai ve hukuki davalardan korur.

 

Ayrıca artık, çalışana insan kaynağı yerine ‘insan’ ya da ‘yetenek’ olarak yaklaşılması gerekir. Kitaplarda sayfalarca yazan, ‘odağında insan’ olmayan, şirketlerin de büyük maliyetlerle hazırladıkları insan kaynakları politikalarının başarılı olma şansı yoktur. Her çalışan bir yetenek, her yetenek de ayrı bir değerdir.

 

Tek bir cümlede özetlemek gerekirse girişimcilere ve KOBi’lere; odaklarına insanı almalarını, hesaplarını iyi yapmalarını ve iyi bir mali müşavir ile çalışmalarını öneririm.

 

__________

Burada yer alan yazılar, finansal bilgiler, birikim ve tasarruf önerileri, genel yorum ve tavsiyelerden oluşmakta olup yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, yetkili kuruluşlar tarafından kişilerin risk ve getiri tercihleri dikkate alınarak kişiye özel sunulmaktadır. Bu tavsiyeler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım, birikim ya da tasarruf kararı verilmesi ve hareket edilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.

Etiketler:
  • Finansal Sağlık

  • Ekonomi

  • Bütçeleme

  • KOBİ