Copyright © 2024, T. Garanti Bankası A.Ş
Hem mesleki kariyeri hem girişimciliği hem de sivil toplum çalışmalarıyla mücadelenin hakkını veren isimlerden Türkiye Kadın Girişimciler Derneği (KAGİDER) Başkanı Emine Erdem, blog’umuzun konuğu oldu.
Hukuk eğitiminin ardından çok uluslu şirketlerin yönetim yapısı üzerine işletme yüksek lisansı yapan Erdem, 1990’dan 2017’ye kadar Türk Hava Yolları’nda müşavir avukat olarak çalışıp emekli oldu. Bu arada durmadı, eşinin kurduğu aile şirketinin (Erdem Holding) bir parçası oldu ve hâlâ da burada hukuk danışmanlığı yapıyor.
Öğrencilik yılları bittiğinde aklına düşen “Sivil toplum kuruluşlarında var olmam gerekir” fikri de bir yandan içinde kök saldı. 1988’de uluslararası bir sivil toplum kuruluşunun kurucu üyeliğini ve sonrasında sırasıyla Türkiye başkanlığı ve Avrupa başkan yardımcılığını yaptı. KADER’in yönetim kurulunda görev aldı. KAGİDER’deki başkanlık görevinden önce yönetim kurulu üyeliği ve başkan yardımcılığı görevlerinde bulundu.
Erdem, “Sivil toplum kuruluşları çok önemli, devletin yapısıyla toplumun ihtiyaçları arasında bir köprü. Sivil toplum ne kadar güçlü olursa, kadın-erkek eşitliği de o kadar dengede gider, diye düşünüyordum. Şunu söyleyebilirim ki, Türkiye’de kadın sivil toplumunun gücü kesinlikle yadsınamaz. ‘Biz’ olmamız gerektiğini, ‘bizden kuvvet doğacağını’ çok iyi biliyoruz artık” diyor.
Biz de Emine Erdem ile çalışma hayatında kadınların yerini, toplumsal cinsiyet eşitliğini, girişimcilik ruhunu ve daha pek çok şeyi konuştuk…
‘Kadın hareketindeki tüm çabalarım hayatıma anlam katıyor’
Etkin bir iş yaşamını sürdürürken sizi bir yandan da sivil toplum çalışmalarına iten neydi?
İki şeye tutkum var: Birincisi mesleğim olan hukuk, ikincisi ise sivil toplum kuruluşlarında birlik ve beraberlik içinde kadın meseleleri için çalışmak. 36 yıllık profesyonel hayatımın 32 yılı STK’larda çalışarak, liderlik yaparak ve uluslararası sivil toplum hareketinde ülkemizi temsil ederek geçti, geçiyor.
Kadınların profesyonel yaşamlarında karşılaştıkları zorluklarla ben de karşılaştım ve bunları aşmak için mücadele ettim. Öğrendiklerim ve deneyimlediklerim, benim liderlik ve çalışma anlayışımı zamanla olgunlaştırdı, derinleştirdi. Kadınların her bir meselesi benim önceliğim ve hedefimdir. Kadın hareketindeki tüm çabalarımın hayatıma anlam kattığına inanıyorum. Ben kendime çalışmak için bu alanı seçtiysem öncelikle benim içselleştirdiğim bir mesele olduğundandır.
KAGİDER nasıl bir oluşumdur? Görev ve etki alanları nedir? Proje üretmek, iş kurmak isteyen kadınlara KAGİDER olarak neler sunuyorsunuz? Nasıl yol gösteriyorsunuz?
KAGİDER 2002 yılında 37 kadın girişimci tarafından kurulan ve bugün 62 milyar dolar ciroyla 250 bin kişiye istihdam yaratan, 46 farklı sektörden 400’e yakın üyesi bulunan ayrıca kadınları bölgesel, ulusal ve uluslararası düzeyde çok farklı platformlarda temsil eden bir sivil toplum kuruluşudur.
Türkiye Kadın Girişimci Endeksi’ne göre kadınların yüzde 40’ı girişimciliğe olumlu bakıyor ama nasıl yapacağını, uygun koşulları nasıl oluşturacağını bilmiyor. KAGİDER, kadın girişimci sayısının artması ve desteklenmesi için faaliyetler yürüterek onları temel konularda bilgilendirmek, mentorluk desteği vermek, işlerinde yeni fırsatlar yaratmaları için teşvik etmek ve kişisel gelişimlerine katkıda bulunmak amacıyla farklı projeler hayata geçiriyor.
Uzun yıllardır Türkiye’de kadını ekonomik, sosyal ve siyasi alanda güçlendirmek için mücadele ediyoruz. Özellikle ticarette, teknolojide, tarımda ve toplumsal hayatta kadının temsilini destekleyecek çalışmalara ağırlık veriyoruz. Kamu ihalelerinde kadınlardan daha fazla alım yapılmasını, kadınların teknolojiyi daha fazla kullanmalarını, ticaret ve ihracat bağlantılarını geliştirmeyi, tarım sektöründeki üretimlerini desteklemeyi ve şirketlerde fırsat eşitliği sağlamayı amaçlayan çok sayıda projemiz var. Anadolu’daki kadın girişimci networkünü genişletmek için şehir şehir istişare toplantıları yapıyoruz. Ticaretinkadinlari.com adıyla kurduğumuz portalda ülkedeki kadın girişimci havuzuna tek tıkla ulaşmayı mümkün kılıyoruz.
Uzun yıllardır Türkiye'de kadını ekonomik, sosyal ve siyasi alanda güçlendirmek için mücadele ediyoruz. Özellikle ticarette, teknolojide, tarımda ve toplumsal hayatta kadının temsilini destekleyecek çalışmalara ağırlık veriyoruz.
‘Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması sayesinde bin kadına ulaştık’
Garanti BBVA ve KAGİDER’in yolları nasıl keşişti? Nasıl bir iş birliğiniz var?
‘Türkiye'nin Kadın Girişimcisi Yarışması’ uzun süreli iş birliklerine çok güzel bir örnek. Garanti BBVA, KAGİDER ve Ekonomist dergisi iş birliğiyle ‘Türkiye'nin Kadın Girişimcisi Yarışması’ kapsamında başarılı kadın girişimcileri onurlandırıyor; kamuoyuna güçlü kadın girişimci rol modelleri sunarak, kadın girişimcilere ve girişimci adaylarına cesaret aşılıyoruz. Bu yarışmayla birlikte 14 yılda yaklaşık 40 bin kadına ulaştık. Bu çok ciddi bir rakam. Aileleriyle ve çalışanlarıyla birlikte düşündüğünüzde kayda değer bir ekosistem oluşturduğumuzu düşünüyorum. Bu programın ortaya koyduğu başarılı kadın girişimcilerimiz bize her zaman gurur veriyor, onların hikâyeleri yeni hikâyelerin önünü açıyor.
Düş ortağımız Garanti BBVA ile ayrıca ‘Kadın Girişimci Buluşmaları’nı düzenliyoruz. Buluşmalar, farklı sektörlerden pek çok kadın girişimcinin bir araya gelip, yeni iş bağlantıları kurmasını ve açtıkları stantlarla ürün ve hizmetlerini tanıtma fırsatı yakalamasını sağlıyor. Ayrıca katılımcılar, kadın girişimcilerin işlerinin gelişmesi ve sürdürülebilirliği için fayda sağlayacak seminerlerle dijital pazarlamadan, dış ticarete, ödeme yöntemlerinden Garanti BBVA kredi destek paketlerine kadar farklı konularda bilgilendiriliyor. Bu çerçevede, Türkiye’nin kalkınmasının ve ekonomisinin itici gücü olan kadın girişimcilerin yeni iş birlikleri kurarak yeni pazarlara açılmasını amaçlıyoruz.
Kadınların çalışma hayatına dahil olması ve erkek meslektaşlarıyla eşit koşullarda çalışması bile bu kadar zorken, girişimcilik ekosisteminde kadınlar en çok hangi engellerle karşılaşıyor?
Kadın girişimciler, erkek girişimcilerin karşılaştıkları sorunların yanı sıra onların karşılaşmadığı pek çok sorunla da mücadele etmek zorunda kalıyor. Kadın girişimcilerin işlerini zorlaştıran faktörlerin başında finansa erişim, bilgi, mentorluk ve rol model eksikliği, iş dünyasında cinsiyet eşitliğinin özümsenmiş olmaması gibi konular geliyor.
Kadının girişimci olarak ya da bir işe girerek ekonomik ve sosyal açıdan güçlenmesinin önündeki önemli bir diğer engel ise sosyal ve kültürel ön yargılar olarak karşımıza çıkıyor.
‘Kadınların salgın öncesi ekonomik kazanımları korunmalı’
Küresel bir salgın süreci yaşıyoruz. Tüm veriler gösteriyor ki kadın çalışanlar bu dönemde erkek meslektaşlarına göre çok daha fazla yıprandı. Evde artan sorumluluklara bir yandan iş yükü eklendi. Sistemi daha eşit, daha sürdürülebilir kılmanın bir yolu var mıdır?
Kadınların iş dünyasında karşılaştıkları en büyük sıkıntı toplumda hâkim olan ve erkeği merkeze koyan, cinsiyet ayrımı yapan kültür ve yaklaşım. Kadınların aleyhine işleyen birçok ön yargının yanı sıra, bu kültür ev işlerini, çocuk ve yaşlı bakımını da kadınların sorumluluğu olarak görüyor. Bu ayrımcı kültürün getirdiği ön yargılar, kadınların çalışma ve terfi koşullarında, profesyonel kariyer yapma yolunda çok daha fazla zorlukla karşı karşıya kalmasına yol açıyor. Bu sorunlar, iş bulan kadınların bile bir süre sonra işten ayrılmasına yol açıyor.
Dolayısıyla hem sosyal hem de iş dünyasında toplumsal cinsiyet ayrımına dayanan kültürü yok etmek, bunun yerine kadınlara erkeklerle eşit kariyer ve gelişim fırsatları sunan, onları destekleyen bir kültürü yeşertmek gerekiyor. Bunu da somut politika ve uygulamalarla beslemek ve geliştirmek önem kazanıyor.
Bugüne kadar kadınların ekonomik alandaki kazanımları ve gerek istihdam gerekse de girişimcilik konusunda kat ettikleri mesafe büyük zorluklar ve özverilerle gerçekleşti. Zaten yeterli olmayan ve süratle daha fazla geliştirilmesi gereken bu tablonun COVID-19 nedeniyle geriye gitmesine izin vermemek lazım. Tam tersine kadınların salgın öncesi ekonomik kazanımları korunmalı ve artırılmalıdır.
Kadın istihdamı kadınların önünde bulunan ve az önce değindiğim engellerin kaldırılmasıyla artacak. Yani çocuk-yaşlı bakım hizmeti desteklerinin yaygınlaştırılmasıyla iş yerlerinde kreş uygulamasının ve süt odalarının katı kurallarla takip edilmesi ve fırsat eşitliğinin sağlanmasıyla olacak. Elbette kamunun kadın istihdamının artması için uygulayacağı kararlı teşvik ve destek programları çok önemli.
Bu dönemde ve sonrasında devlete ve şirketlere önemli görevler düşüyor. Kadın girişimcileri ve kadın istihdamını destekleyen kamu politikalarına ihtiyaç var. Şirketler de kurum içindeki İnsan Kaynakları politikalarını buna göre düzenlemeli. Kadınların teknolojiyi daha fazla kullanmasını destekleyen, iş ilişkisi ve ticaret ağlarını güçlendiren, kadın girişimcilerin pazara ve finansman kaynaklarına erişimini kolaylaştıran, bilgi birikimlerini artırmayı sağlayan politikalar uygulanmalı. Toplumlar ve siyasi yöneticiler unutmamalı ki, kadın istihdamını artırıcı teşviklerin çıkarılması, kadın girişimci ve ticaret erbabının artması ülke ekonomilerini hızlı kalkındırır. O nedenle, kadının iş hayatının içine çekilmesi ülke menfaatinedir.
Bugüne kadar kadınların ekonomik alandaki kazanımları ve gerek istihdam gerekse de girişimcilik konusunda kat ettikleri mesafe büyük zorluklar ve özverilerle gerçekleşti. Zaten yeterli olmayan ve süratle daha fazla geliştirilmesi gereken bu tablonun COVID-19 nedeniyle geriye gitmesine izin vermemek lazım. Tam tersine kadınların salgın öncesi ekonomik kazanımları korunmalı ve arttırılmalıdır.
Türkiye’de kadın girişimci profiline baktığımızda karşımıza nasıl bir tablo çıkıyor? En çok hangi sektörde kadın girişimcilerin hakimiyetine rastlıyoruz?
Kadınların özel mesleklerle sınırlandırılmaması gerektiğini düşünüyorum, bugün erkek egemenliğinin olduğu sektörlerde de birçok kadın girişimci çalışmalarıyla kendilerine yer buluyor. Türkiye’de kadın girişimciliği üzerine yapılmış ilk geniş kapsamlı araştırma olan Türkiye Kadın Girişimcilik Endeksi sonuçlarına göre; araştırmaya katılan kadın girişimcilerin kurdukları şirketlerin faaliyet alanları incelendiğinde, önde gelen sektörlerin toptan ve perakende ticaret (yüzde 24) ve imalat (yüzde 20) olduğu görüldü. Kadın girişimciler ağırlıklı olarak; bilgi ve iletişim, bilimsel ve teknik faaliyetler, idari ve destek hizmet faaliyetleri gibi hizmet sektörünün alt kollarını tercih ediyor.
‘Kriz döneminde kadın girişimci sayısı arttı ama istihdam azaldı’
Kadınların güçlenmesine giden yolda ekonomik destek ne kadar önemlidir? Ekonomik güçlenmeyi nasıl sürdürülebilir kılarız? Bunu toplumsal dönüşüme nasıl çevirebiliriz?
TÜİK Haziran 2020 İşgücü İstatistikleri raporu gösteriyor ki, son bir yılda 131 bin işletme kapandı. Haziran 2019’da 1 milyon 280 bin olan toplam işveren sayısı Haziran 2020’de 1 milyon 149 bine düştü. Ancak düşüş erkek işveren sayısında gerçekleşti. 167 bin erkek sahipli iş yeri kapanırken, kadın işveren sayısı 36 bin artarak 151 bine çıktı. Bu da Türkiye’deki kadın girişimci oranının yüzde 13 seviyesine yükseldiği anlamına geliyor. Bu olumlu bir gelişme; kadınların kriz döneminde hane gelirini artırmak için çözümler ürettiğini ortaya koyuyor. Bu trendin sürmesi ve gelişmesi için devletin sağlayacağı destek mekanizmalarına ihtiyaç var. Bu yönde kamu politikalarının kadın girişimciler için çok yararlı olacağına ve sürece katkıda bulunacağına inanıyorum. Bu, ekonomiyi salgının olumsuz etkilerinden kurtarmak için de atılması gereken bir adım.
Girişimcilikteki tüm olumlu verilere rağmen ne yazık ki salgınla birlikte kadın istihdamında küçük adımlarla da olsa ilerlemekte olduğumuz yolda geri adım atmaya başladık. TÜİK’in Haziran 2020 İşgücü İstatistikleri’ne göre, mayıs-haziran-temmuz aylarında kadın istihdamı 8 milyon 312 bin kişi olarak gerçekleşti. Geçen yılın aynı döneminde görülen 9 milyon 107 bin kişilik istihdama kıyasla 795 bin kişilik bir kayıp var.
Krizin etkileri geçinceye kadar kadın istihdamını koruyucu, hatta artırıcı tedbirler alınmalı. İstihdamda, girişimcilikte, ticarette kadınların önündeki dezavantajlar kaldırılmalı. Küçük üretici kadın girişimcilerin yurtdışına satışını destekleyecek programlar hazırlanmalı, yeni pazarlara giriş için destek sağlanmalı. Sağlık ürünleri ihracatı için girişimcilere destek verilmeli. COVID-19 salgını döneminde kadın girişimcilerin kurdukları şirketler için ilave teşvikler planlanmalı. Bu dönemde öne çıkan esnek çalışma biçimleri yeni dönemde korunmalı. Aynı zamanda, kayıt dışı, yarı zamanlı veya mevsimlik çalışan kadınlar yeniden ve daha iyi koşullarda istihdam edilmeli.
Şartlar ne olursa olsun ekonomideki kadın varlığını geriye götürmemek, tam tersine, korumak ve güçlendirmek lazım. Dolayısıyla politikalar planlanır ve uygulanırken de cinsiyetler arasında fırsat eşitliğini kollamaya dikkat edilmesi gerekiyor. Unutmamalı ki, kadınların ekonomiye sağlayacağı katkı ve ortaya çıkacak yeni dünyada oynayacakları rol vazgeçilmez bir öneme sahip bulunuyor. Çünkü kadının ekonomiye dahil olması ülkeleri daha hızlı refah düzeyine ulaştırıyor.
‘Özellikle kız çocuklarının eğitimini önemsemeliyiz’
Peki genel olarak toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması sizce nereden geçiyor?
Türkiye nüfusunun yarısını kadınlar oluşturuyor. Fakat eğitim ve iş hayatında eşitlik ne yazık ki kadınlar aleyhine bozuluyor. Bugün baktığımızda kadınların öyküsü eşitsizlikler üzerine kurulu, iş yaşamı ve istihdamda kadına yarı yarıya bile pay düşmemesi de toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin sonuçlarından biri.
Cinsiyet eşitliği sıralamasında Dünya Ekonomik Forumu’nun verilerine baktığımızda 153 ülke arasından 130’uncu sırada olduğumuzu görüyoruz. Kadınların ekonomiye ve iş gücüne katılım oranında 136’ncı, eğitimde 113’üncü ve siyasi hayatta ise 109’uncu sıradayız. Bu rakamlar gösteriyor ki daha önümüzde uzun bir yol var.
Tüm ulus olarak özellikle kız çocuklarının eğitimini önemsememiz lazım. Daha çok okur yazar ve eğitimli kadın, kadına saygı duyan daha fazla erkeğin yetişmesi anlamına gelir.
Kendi işini kurmak isteyen ancak cesaret edemeyen yarının girişimcilerine nasıl bir mesaj vermek istersiniz?
Girişimcilik risk almaktır, elini taşın altına koymaktır. Hem risk almalılar, hem de tedbiri elden bırakmamalılar, hedef kitlenin eğilimini çok dikkatli takip etmeliler. Girişimciliğe adım atmaya hazırlanan kadınlara tavsiyem, öncelikle yılmadan çok çalışmaları ve her sorunu bir fırsat olarak görüp soğukkanlılığıkoruyarak çözüm getirici olmalarıdır. Olası krizlerden korkmamak gerekir. Şu anda da bir kriz döneminden geçiyoruz. Her kriz, her ihtiyaç aynı zamanda içinde fırsatları barındırır. Girişimci krizi değil, onun içindeki fırsatı görendir, ki kadınların mücadeleci ruhunun girişimciliğe çok yatkın olduğunu düşünüyorum.
Unutmayalım ki kadınların iş hayatında daha güçlü kılınması yalnızca ekonomik büyümeye katkıda bulunmakla kalmaz, temel bir insan hakkının eşitlik içinde geliştirilmesine hizmet eder.