Copyright © 2024, T. Garanti Bankası A.Ş
Kadın girişimciler, yöresinde fark yaratmaya devam ediyor. Bu kadınlardan biri de Kübra Yurtsever Kargı. Karadeniz’de yetişen ancak unutulmaya yüz tutmuş kokulu üzümü tüm Türkiye’ye tanıtan Kargı, girişimci ruhuyla bölgedeki diğer kadınlara da örnek oluyor. Kübra Yurtsever Kargı, KAGİDER ve Ekonomist Dergisi iş birliğiyle düzenlediğimiz 16. Türkiye'nin Kadın Girişimcisi Yarışması'nda, Türkiye'nin Yöresinde Sürdürülebilir Fark Yaratan Kadın Girişimcisi seçildi. Hadi gelin NATUVA’nın hikâyesini Kargı’dan dinleyelim.
Karadeniz topraklarında yetişen ancak bölge halkı dışında pek de bilinmeyen kokulu üzüm… NATUVA markasıyla bu üzümü gurme lezzetlere dönüştürerek tüm Türkiye’ye tanıttınız. Peki neden bu alana yöneldiniz? NATUVA’nın hikâyesi nasıl başladı?
NATUVA ismi, Nature (Doğa, Yaratılış) ve Uva (Üzüm) kelimelerinin birleşiminden oluşuyor. Karadeniz imzası ile bölgede saklı kalan şifa kaynağı ve endemik bir değer olan kokulu üzümü; geleneksel ve yenilikçi lezzetleriyle, birbirinden çeşitli ve temiz içerikli gıda ürünleriyle gün yüzüne çıkartmak, sürdürülebilir bir fayda sağlamak için 2021 Mayıs ayında Trabzon Maçka’da kuruldu.
Kurumsal iş hayatımda edindiğim tecrübeleri, sosyal fayda odağında daha yenilikçi ve özgür şekilde geliştirmek istiyordum. Katıldığım bir girişimcilik eğitiminde yaptığım araştırmalar sonucunda iklim krizi ile mücadele, sürdürülebilir tarım ekosisteminin yaşamımızdaki önemi, yerli ve katma değerli üretimde gençlerin eksikliği, sağlıklı ve temiz içerikli gıdalara ulaşmanın zorluğu gibi konulara fayda sağlayacak bir iş fikri yaratmayı hedefledim. “Ne üretebilirim, insanlara, çevreye ve ekosisteme nasıl fayda sağlarım?” diye en yakın çevreme baktığımda eşimin ailesinden, Hediye anneannemizden Ankara’daki evimize gelen ve Karadeniz Teknik Üniversitesinde okurken bölgede saklı kaldığı için hiç tanışmadığım, tattığımda kendine has aromasını çok beğendiğim kokulu üzümü keşfettim. Bu değeri, çeşitli ürünlerle geliştirip markalaştırarak, sürdürülebilir üretimi ile bölge topraklarına ve ekonomisine kazandırmak, Karadeniz yöresi dışındaki insanlarla da tanıştırmak istedim. Süreç boyunca kokulu üzümü araştırdım, çok sağlıklı ve dayanıklı bir meyve olduğunu öğrendim. Marka stratejisini oluşturdum ve Ankara’dan Trabzon’a gelerek bu emeği katma değerli üretime taşıdım. Yolculuğumuzu, üretmek istediğim ürünleri tek tek deneyimleyip çıkarttığım reçeteler ile bölgede kapılarını çaldığım girişimci arkadaşlarımın, üniversite hocalarımızın ve kadın üreticilerimizin sohbetleri ve her fırsatta almaya devam ettiğim eğitimlerle güçlendirdim. KOSGEB İleri Girişimcilik Desteği ve kadın girişimci kredi destekleri ile Trabzon Maçka’daki imalathanemizde kadınlar ve gençlerle birlikte 3. yılımızın sonunda kokulu üzümden 10 çeşitten fazla çok lezzetli ve katkısız ürünler ürettik. Tamamını Türk Gıda Kodeksi’ne uygun olarak ürettiğimiz ürünlerimizi 09 Aralık 2021’den beri www.natuva.com.tr, diğer sanal mağazalarımız ve satış noktalarımızdan, modern ve şık sunumları ile tüm Türkiye’ye ulaştırıyoruz.
Girişiminizi hayata geçirirken yöre halkından nasıl tepkiler aldınız? Bölgeye özgü endemik bir türü daha fazla insana ulaştırma fikrini nasıl karşıladılar?
En çok da onlardan destek aldım. NATUVA, bölgenin değeri olan kokulu üzümden katma değerli gıda ürünleri üreten ilk marka. Yöre halkının söylediği ortak şey; “Bölgemizin değerinin kıymetini bilmiyoruz. Ağaçlarda kuşlara yem oluyor, çoğu çürüyüp çöp oluyor.”. Bazı evlerde yapılan köme, pestil, meyve suyu veya pekmez dışında Karadeniz coğrafyasında endemik olarak yetişen bu değer, katma değerle buluşmadığı için ekonomiye katılamamış. NATUVA ile bölgede ve Türkiye’de, kokulu üzümden ürettiğimiz çeşitli ürünlerle bir ilki başarıyoruz. Hem büyüklerimizden öğrendiğimiz lezzetleri çeşitlendirip markalaşan bir değerle katkısız olarak yeni nesillere ulaştırıyoruz hem de bölge biyoçeşitliliğine ve ekonomisine katkı sağlıyoruz. Ülkemizde arzı olmayan bir meyvenin aromasının, yeni lezzetleri ve faydaları ile fark yaratacağına çok inandım. Ulaştığımız ailelerden gelen ilgi ile de emeğimizin karşılığını kesinlikle aldım.
Karadeniz’de tanıştığınız ve NATUVA kavanozlarında tam 7 farklı ürüne hayat veren bu üzümü bize kısaca anlatır mısınız? NATUVA’nın kokulu üzümlerinin özellikleri neler? Meyve suyu, marmelat, sirke gibi ürünleriniz için müşterilerinizden nasıl geri dönüşler aldınız?
Kokulu Üzüm, bünyesinde bol miktarda "Resveratrol” ve "Antioksidan” bulunduran, mantar hastalıklarına karşı doğasında dayanıklılıkla yetişebilen ve faydaları nedeniyle "İlaç Üzüm” olarak da adlandırılan çok sağlıklı bir meyvedir. Isabella (Vitus Labrusca), İlaç Üzüm, Çilek Üzüm, Kara Üzüm gibi birçok isimle anılsa da kendine has aroması nedeniyle Karadeniz’de daha çok "Kokulu Üzüm” olarak tabir edilir. Sinop’tan Artvin’e kadar Karadeniz Bölgesi’nde endemik olarak yetişir. Karadeniz’de 88 çeşidinin bulunduğu ancak bölge topraklarındaki uyumu ve verimliliği nedeniyle 5 çeşidinin tescillendiği biliniyor.
Sonbaharın başlarında başlayan hasat dönemi, Ekim ayının sonuna kadar devam eder. Çeşidine göre rengi pembe ve siyah olarak değişir. Hasat zamanının ilk dönemlerinde özellikle pembe olan bazı çeşitlerin tadı oldukça mayhoştur. Ekim ayının ortalarında ve sonlarında asmalardaki üzümler iyice olgunlaşarak çok fazla tatlanır. Kokulu Üzüm’ü diğer üzümlerden ayıran en önemli özellik, kendine has kokusu ve yoğun aromasıdır. Bölge halkı tarafından genellikle kalın kabuğu sıkılarak tatlı olan iç kısmı tüketilir. Resveratrol maddesinin en çok üzümün kabuğunda bulunmasından dolayı kabuğu ile tüketilmesi, insan sağlığı için çok önemlidir. Kokulu üzümü, kalın ve hafif ekşi olan kabuğu ile birlikte tüketemeyenler, mevsiminde saplarından ayrılarak üzüm tanelerinin kaynatılmasıyla hazırlanan ve damak tadına göre az miktarda sulandırılarak içilebilen üzüm sularını her mevsim tüketebilir. Kaynatılarak hazırlanan bu sular, kabuğundan aldığı muhteşem rengi ve faydaları ile tam bir "şifa ve enerji” kaynağına dönüşüyor.
Karadeniz’in kokulu üzümünden; tamamı katkısız, "sıfır kalıntı ve enerji kaynağı” ürünler üretiyoruz. Ürünlerimiz: Şeker İlavesiz %100 Kokulu Üzüm Suyu, Marmelat, Pepeçura, Sirke, Koruk Turşusu, Koruk Suyu, Salamura Yaprak ve kokulu üzüm sularımızla pepeçura hazırlamak isteyenler için de Mısır Unu. Bu yıl ürünlerimiz arasına 2 yeni ürün daha ekliyoruz. Kokulu Üzümlü & Fındıklı Şeker İlavesiz Çikolata ve kokulu üzüm, böğürtlen ve nar ile hazırladığımız, elma ile tatlandırdığımız şeker ilavesiz karışık meyve suyu. Tatlarını çok beğendiğimiz bu iki lezzet şu an test ve analiz süreçlerini tamamlıyor. Yeni yıla girerken modern ve şık ambalajları ile NATUVA ailesinin beğenisine sunacağız. Karadeniz bölgesinde kokulu üzümün sürdürülebilir üretiminin katma değerle artmasını, tamamı katkısız ve aromasıyla fark yaratan sağlıklı gıda ürünlerinin birbirinden farklı lezzetleri ile tüm Türkiye’de gurme lezzetlere eşlik etmesini sağlıyoruz. Ürünlerimizin tamamı katkısız olduğu ve kendilerine has reçeteleri ve lezzetleriyle üretildiği için çok beğeniliyor, doğal ve farklı lezzetler arayanlar ve çocukluk anılarında bu lezzeti bilenler tarafından özellikle ve özlemle tercih ediliyor.
NATUVA ile ülkemizin ekonomisine, özellikle yöre halkındaki kadın istihdamına büyük bir katkı sağlıyorsunuz. Bu size neler hissettiriyor? Kadın üreticilerle çalışmak nasıl bir duygu?
Kokulu üzüm, asma yaprağı, koruk (üzümün olmamış hali) ve kokulu üzümün hasat döneminde gerçekleştirdiğimiz üretimimizle ve yıl boyunca turşu, sirke, koruk ekşisi, mısır unu gibi ürünlerimizi şişeleyerek/paketleyerek gönderime hazırladığımız dönemlerde imalathanemizde 6 kadına istihdam sağlıyoruz. Satış, pazarlama, kargo, ürün etiketleme, kurumsal kimlik, ambalaj tasarımları gibi operasyonel süreçler için de ilave 4 kadına istihdam sağlıyoruz. Bunun dışında 3 yıldır 150’ye yakın aileden asma yaprağı, koruğu ve kokulu üzümlerini alarak bölge halkına, özellikle kadın üretici ve çiftçinin ev ekonomisine de yeni bir gelir kazandırdık.
Kadınlarla çalışmak çok kıymetli. Onların eli değsin yeter ki her şey bereketleniyor, güzelleşiyor. Birbirimizi anlıyor, gurur duyuyor ve NATUVA sayesinde hepimiz yeni bir aile oluyoruz. Onlara ekonomik bir kazanç sağlamaktan büyük bir mutluluk duyuyorum. En çok da reçetelerini özenle hazırladığım ürünleri, ekibimizle birlikte deneyimleyip Türkiye’ye dağıtımı için üretimlerini tamamladığımızda ortaya çıkan muhteşem lezzetlerle çok güzel bir heyecanı paylaşıyoruz. NATUVA ile ulaştığımız insanların çoğundan, kesin bir kadın eli değmiş cümlesini duymak, bu özeni yaşatmak müthiş bir duygu.
3 yıldır 150’ye yakın aileden asma yaprağı, koruğu ve kokulu üzümlerini alarak bölge halkına, özellikle kadın üretici ve çiftçinin ev ekonomisine de yeni bir gelir kazandırdık.
Yerli fidanlar ve teknolojik inovasyonlarla organik ve temiz içerikli üretimi geliştirmeyi hedefliyorsunuz. Bu konuda nasıl aksiyonlar alıyorsunuz? Uygulama yöntemlerinizi kısaca anlatabilir misiniz?
Kesinlikle. Katma değerli üretimimizi, kuracağımız örnek kokulu üzüm bağları ile artırmayı hedefliyoruz. NATUVA üreticileri oluşturacak; kokulu üzümü, koruğunu ve asma yapraklarını onlardan almaya başlayacağız. Böylelikle tamamını analiz ettirdiğimiz temiz içerikli ürünlerimizi daha iyi takip edebileceğiz. Kokulu üzümü organik bahçelere taşıyarak üretimini bölgede sürdürülebilir hale getireceğiz. Çiftçiye kokulu üzümün sürdürülebilir üretimini öğretecek; bölgede âtıl kalmış arazilerin verimli bir tarım ürünüyle değerlenmesini, ekonomiye katılmasını ve bölgede tekrar biyoçeşitliliğe kazandırılarak toprağa ve havaya iyi gelmesini sağlayacağız.
Trabzon’da kurmayı planladığımız yeni üretim tesisimizle de dünya standartlarında üretim yapacağız. NATUVA’nın yeni üretim tesisinde AR-GE’lere devam edecek, Karadeniz’deki endemik meyvelerden temiz içerikli ve katkısız katma değerli yeni ürünler hazırlayarak tüm Türkiye ye ve Dünya ya ulaştıracağız. Bu sayede bölge ekonomisine, gençlere ve kadın istihdamına daha fazla katkı sağlayacağız.
NATUVA bugün Türkiye’de hatırı sayılır bir tüketici kitlesine sahip. Bunu daha da artırmayı düşünüyor musunuz? Yeni projeleriniz veya yurt dışına açılma planlarınız var mı?
Evet tabi ki. Bu yıl, bölgede oluşturduğumuz üreticilerle 20 dönüm kokulu üzüm bağı kuruyoruz. 3 yıl sonra tam verime ulaşacak bahçeler ve yeni kuracağımız imalathanemiz ile kokulu üzümden ürettiğimiz katma değerli ürünlerimizin üretimini çeşitlendireceğiz. Şimdiden ihracat alanındaki mentörlük görüşmelerimiz ve eğitimlerde yaptığımız pazar araştırmaları ile yurt dışına ihracat yapmaya çalışıyoruz. 2024 yılında hedefimiz, hediye ürün konseptlerimizle yurt dışında niş Türk market ve restoranlara girmek olacak.
2023 Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması’nı kazanarak “Türkiye’nin yöresinde sürdürülebilir fark yaratan kadın girişimcisi” seçildiniz. Beklediğiniz bir sonuç muydu? Duygularınızı paylaşabilir misiniz?
Yarışmaya katıldığımda birçok değerli girişim arasından finalistlere kalmayı ümit etmiştim. O yüzden başvuru formunda yolculuğumuzu çok iyi anlatmaya çalıştım ve jüri toplantısına davet edildim. Hamileliğimin son haftalarında olmama rağmen tüm şartları zorlayıp jüri toplantısına katıldım ve markamızın hikayesini, Karadeniz’in bu endemik değeri ile oluşturduğumuz katma değeri ve kadınlarla yarattığımız farkı anlatmaya çalıştım. Ben tabi ki hikayemize ve kadınlarla oluşturduğumuz bütüne çok inanıyorum. Bunu jüriye de aktarabildiğim ve bize inanmalarını sağlayarak yolculuğumuzu destekledikleri için ödül töreninde çok büyük mutluluk yaşadım. NATUVA girişimimiz ile üretimimizin 3. yılında Garanti BBVA, Ekonomist ve Kagider’in düzenlediği Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışmasına katılmaya cesaret ederek başlayan bir yolculuk, Yöresinde Sürdürülebilir Fark Yaratan Kadın Girişimci ödülü ile taçlanmış oldu. Bu sayede daha da güven veren, kararlı, ikna edici ve sorumluluk dolu bir hale dönüştü.
NATUVA’nın her yeni gün en iyisi ile ilerleyeceğine çok inanıyorum. Karadeniz’in endemik değeri kokulu üzüm aracılığıyla sağlığa, doğaya ve insana fayda sağlamak istediğim yolculuğumuzu, ödülümüzle birlikte daha çok kadına anlatmanın gururunu yaşadım. Hayallerime doğru attığım adımları daha da cesaretli kıldım ve birçok genç kadına ilham olacak çalışmalarımızla ürünlerimizi çok daha fazla kişi ve firma ile tanıştırmak için büyük heyecan yaşadım.
Yarışma sonrası hayatınızda neler değişti? Sizde yarışmanın size ve iş hayatınıza katkısı ne oldu?
Yarışma sonrası markamızın bilinirliği daha da arttı. Ürünlerimizi daha fazla kişi deneyimledi ve tabi ki biz ve bizim gibi genç kadınlar daha da cesaretlendik. Marka güvenilirliğimiz ile proje ve iş birliklerimiz gelişti. Ödülümüz ile emek üretmeye devam ettikçe çok daha fazla iş birlikleri oluşacağına eminiz.
Girişimcilik yolculuğunuzu başarıyla taçlandırdınız. Bu noktada girişimci kadınlara neler söylemek isterdiniz?
Teşekkür ederim. Bir kadın hangi yolculuğa çıkarsa çıksın, alanında en iyi kademeye geldiğinde aldığı sorumluluklar, iyileştirmeler ve bakış açısıyla “Bir kadın eli değdi ve güzelleşti.” diyen ve gururlanan, bunu her alanda yaşatmayı çok isteyen biriyim. İyileştiren gücümüzün gerçekten farkında olarak, istediğimiz alanlarda kararlılıkla, destek alarak, yardım isteyerek, yardım ederek ve cesaretle harekete geçip kendimize ve çevremize fayda odaklı daha çok deneyim yaşatmalıyız diye düşünüyorum. Bunun ise, sevdiğimiz işi sevdiğimiz ortamlarda yapmakla, tutarlılıkla, vazgeçmemekle ve destekle çok ilgisi olduğunu biliyorum. Özellikle yolun çok başında olan ve isterlerse geleceğin parlayan liderleri olacaklarına çok inandığım genç kadınlara söylemek istediğim en önemli şey; lütfen içe değil dışa dönük olsunlar. Sorumluluk almaktan çekinmesinler. Kendilerinin en iyi yaptığı işi keşfetsin ve diğer insanlarla paylaşmak için çalışsınlar.
Genç yaşta kurmaya başladığımız iletişimler, katıldığımız sosyal faaliyetler kendimizi bulmamıza imkân sağlıyor. Odamızda, ofisimizde çalışmaktansa dışarda olmak ve insanlara merhaba demek, bir arada deneyimlerimizi paylaşmak harika kapılar aralıyor. Yeni ortamlara girmekten ve yanlış yapmaktan korkmadan, sadece kendilerine olan güven ve cesaretle aradıkları yolu kararlılıkla kendileri bulsunlar. Bunun için en önemli ihtiyacın; sevdikleri şeyler için hareket halinde olmaları, emek vermeleri ve beğendikleri insanları, kitapları, hikayeleri takip etmeleri olduğunu düşünüyorum. İnsanın yeni bir şeyden etkilenmesi ve o alana yönelmesi ancak görerek, katılımcı olarak ve araştırarak oluyor. Bir Ömür Nasıl Yaşanır kitabından İlber Ortay’lı hocanın çok sevdiğim notlarını onlarla da paylaşmak isterim; “Kimsenin sizi bulmasını beklemeyin; nitelikli insanları siz arayın! Ben insanları arar bulurum. İyi hocalardan eğitim almak için bizzat çok uğraşmışımdır. Neticede kimse gelip beni keşfetmedi. Kimsenin gelecek hali de yoktu!”, “Ne yaşadıysanız yüzünüze yansır. İnsanın yüzü bir kitap gibi okunabilir. İfadeniz bomboşsa da hiçbir şey yaşamadığınız fark edilir. Bundan kurtulmak mümkündür; yaşayın, monotonluktan uzaklaşın, gezin, görün, keşfedin, başkalarıyla ilgilenin, okuyun, sevin. Bunları dolu dolu yapın ki izleri yüzünüze yansısın. Yüzünüz ifadesiz kalmasın.”
Kadınlarımıza, kolay elde edilenin değil zor ve emek verilenin kalıcı olduğunu fark ederek mücadele etmelerini ve yaşama ne olursa olsun umutla bakmalarını, bunun için ise kendi ortamlarını kendilerinin yaratmalarını tavsiye ederim. İstediklerimizin hemen olmasını bekleyip hayal kırıklığına kapılmadan, çok kapı aralayarak ve emek verilen ne varsa karşılığının mutlaka alınacağını unutmasınlar isterim. Hayallerimizin dünyayı iyileştireceğine çok eminim. Yeter ki hareket halinde ve birlik olalım. Hayallerimiz için attığımız adımlara destek istemekten de çekinmeyelim.