Copyright © 2024, T. Garanti Bankası A.Ş
İklim değişikliğinin en yıkıcı sonuçlarından biri kuşkusuz aşırı hava olayları. Son yıllarda dünya genelinde, “mevsim normalleri”nin oldukça dışında hava olaylarının yaşandığına şahit olduk, olmaya da devam ediyoruz. Yazın ortalığı toz dumana çeviren fırtınalar, kışın dışarıda montsuz gezdirecek kadar sıcak geçen günler, bahar geçişlerinin yok sayıldığı, bir anda 10 derece değişebilen sıcaklıklar…
“İklim değişikliğinin beraberinde getirdiği olumsuzluklar başka hangi başlıklarda etkisini net bir şekilde hissettiriyor?” sorusuna verilecek yanıtta listenin tepesinde “gıda güvenliği” olacaktır. Sıcaklıklar besin kalitesini önemli ölçüde düşürüyor. Yağış azlığı ve kuraklık riskiyle birlikte tarımsal üretimi de tehdit ediyor. Peki nasıl? En çok etkilenen besinlerimiz hangileri? Gıda güvenliğini korumak için ne yapmak gerekiyor? Gelin bu soruların yanıtlarına birlikte göz atalım.
Hangi gıdalar nasıl etkileniyor?
Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF) yayımladığı bir makaleye göre zeytin üretimi büyük bir zararın eşiğinde. Nisan 2022 ile Mayıs 2023 döneminde, sıcaklık ortalamalarında görülen yükseklik, İspanya gibi dünyanın en önemli zeytinyağı üreticilerini vurdu. Akdeniz'in büyük bölümünde etkisini gösteren uzun, sıcak, kurak yaz ve azalan yağışlar zeytin ağaçlarını tahrip etti. Azalan toprak nemi yüzünden ağaçlar bodur kaldı ve mahsuller azaldı. Bunun sonucunda zeytinyağı fiyatları beklenenin üzerinde arttı. Önceki yıllara göre önemli ölçüde azalan stokların, bir sonraki hasat mevsimine kadar yeterli olmayacağından endişe ediliyor.
İtalya'dan başlayarak Hindistan'a kadar uzanan pirinç çiftlikleri, son birkaç yıldır aşırı hava olaylarıyla mücadele ediyor. Mahsuller bazen kuraklık bazen de sel yüzünden zarar görüyor. Özellikle sel felaketlerinden dolayı artan tuzluluk, mahsul üretimini olumsuz etkiliyor. Avrupa’nın pirinç ihtiyacının yaklaşık %50'sini karşılayan İtalya, pek çok pirinç çeşidinin dünyadaki tek yetiştiricisi konumunda. İklim kaynaklı felaketler nedeniyle ülkenin bu yıl, son 23 yıl içindeki en ufak pirinç mahsulünü ektiği belirtiliyor.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin (TZOB) açıklamalarına göre ülkemizde, sıcaklıklardan en çok etkilenen gıdaların başında ayçiçeği geliyor. Türkiye’deki ayçiçeği tarlalarının yaklaşık %45’i Trakya bölgesinde. Trakya’da üretim sezonu boyunca görülen yağış azlığı ve aşırı sıcaklıklar, ayçiçeği bitkisini strese sokuyor. Buna bağlı olarak verimde düşüş bekleniyor.
Yeni araştırmalar, yüksek sıcaklıklar ve kirlilik gibi nedenlere bağlı olarak dünyadaki deniz ürünleri kaynaklarının %90'ından fazlasının risk altında olduğunu gösteriyor. 2.190'dan fazla balık, kabuklu deniz hayvanı, alg türü ve tatlı suda yetiştirilen 540'tan fazla tür, bugün dünya üzerinde 3,2 milyar insanın yaşamını sürdürmesine yardımcı oluyor. Özellikle de Çin, Norveç ve ABD gibi önde gelen deniz mahsulü üreticileri bu durumdan büyük ölçüde etkilenebilirler.
ABD’de bulunan Orta Batı Eyaletleri ülkedeki tarımın ana merkezi kabul ediliyor. Buna karşın son on yılın en yüksek kuraklığını yaşıyor. Özellikle mısır ve soya fasulyesi kuraklıktan en çok etkilenen mahsuller arasında.
Güney Amerika arka arkaya üçüncü kez şiddetli kuraklık yaşıyor. Örneğin geçtiğimiz yıl Arjantin’in birçok bölgesinde olağanüstü hâl ve tarım felaketi yaşandı. Bu yılın başından beri buğday, soya fasulyesi ve mısır dahil çok sayıda mahsulün uğradığı zarar, tahmini 10,4 milyar dolarlık kayba neden oldu. 2023 yılında elde edilen tarım mahsulunun önceki beş yılın ortalamasına göre %44 oranında düşük olması bekleniyor.
Kısacası iklim krizinin etkileri gıda krizi riskini de beraberinde getiriyor. Pirinç, soya fasulyesi, zeytin, mısır, ayçiçeği ve dahası… Etkiler devam ettikçe dünya üzerinde besin tedarikinde büyük sıkıntılar yaşayabiliriz. NASA tarafından yapılan bir araştırma, mısır mahsulünden elde edilen verimin 2030’a kadar %24 oranında azalacağını tahmin ediyor.
Gıda güvenliği için ne yapabiliriz?
Elbette gıda güvenliğini sağlamak konusunda hükümetlere büyük görevler düşüyor. Isıya dayanıklı ve iklime iyi adapte olmuş mahsullerin oluşturulması, verimli su kullanımı ve daha etkili gübrelendirme teşvik edilmeli. Ayrıca hem çiftçilerimiz hem de tüketicilerimize yönelik oluşturulabilecek bilinçlendirme programlarıyla farkındalık yaratılabilir. Düzensiz yağışlar bitkilerin susuz kalmasına neden olduğundan ek sulama alanlarının açılması ve modern sulama tekniklerinin geliştirilmesi de önemli.
Bireysel olarak yapabileceğimiz şeyler de var. Örneğin;
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’ne (FAO) göre her yıl dünya çapında 1,6 milyar ton gıda israf ediliyor. Oysa israf edilen gıdaların üretimi için her yıl 1,4 milyar hektar genişliğinde tarım alanı kullanılıyor ki bu, dünyadaki tüm tarım alanlarının %28'ine eşit! İşte bu nedenle israfı önlemek konusunda harekete geçmemiz gerekiyor. Dünyaya iyi bakalım, geleceğe iyi bakalım.