Copyright © 2024, T. Garanti Bankası A.Ş
Teknolojinin hızla ilerlediği dijital dönüşüm çağında eğitim, sağlık, ulaşım ve ticaret gibi pek çok endüstride olumlu atılımların gerçekleştiğine şahit oluyoruz. Diğer taraftan, bu teknolojik keşiflerin de zaman zaman etkisiyle çevresel sorunların giderek arttığı ve tüm dünyayı etkilediği bir süreci hep birlikte deneyimliyoruz. Üretimin olmazsa olmaz olduğu bir toplumda, üretim araçlarının açığa çıkardığı çevre kirliliği gerçeğiyle yüzleşiyoruz. 80 günde devr-i alemi birkaç güne indiren, dünyanın bir ucundan diğer ucuna yalnızca saatler içinde geçivermemizi sağlayan uçaklar bir açıdan hayatımızı kurtarsa da sera gazı emisyonu ve gürültü kirliliği gibi küresel iklime ve çevreye etkileri olduğunu da biliyoruz.
Tüm bu nedenlerden dolayı çevresel sorunlara duyarlılık tüm dünyada giderek artıyor. Aktivistlerin, sivil toplum kuruluşlarının ve zaman zaman da devletler nezdinde gerçekleştirilen bazı projelerin sonucunda tüm dünyanın gözü bir nebze de olsa çevre sorunlarına dönmüş durumda. Bu durum umut vadediyor olsa da insanlık olarak olumlu bir değişim yaratma noktasında esasen hâlâ bebek adımları atıyoruz. Hepimiz, dünyanın daha yaşanabilir hale gelmesi ve sürdürülebilir yaşama katkı sunma gibi noktalarda bireysel olarak da sorumluluklarımızın olduğunu fark ettiğimizde, daha aydınlık bir geleceği birlikte inşa edebiliriz. Sürdürülebilir yaşama adım atma aşamasında ise “sıfır atık nedir?” sorusu karşımıza çıkıyor. Sıfır atıklı yaşamı günlük rutinimizin doğal bir parçasına dönüştürdüğümüzde, çok daha çevre dostu bir dünyanın mümkün olduğunu keşfedebiliriz.
Sıfır atık nedir?
Sıfır atık; kaynakların daha verimli biçimde değerlendirilmesini, israfın önüne geçilmesini, atık oluşumunun engellenmesini veya bu mümkün değilse bile en aza indirgenebilmesini hedefleyen bir atık yönetim felsefesi olarak tanımlanıyor. Sıfır atık felsefesinin bir diğer önemli noktasını da geri dönüşüm oluşturuyor. Neden mi? Çünkü atıklar geri kazanım sürecine sokulmazsa, enerji ve maddesel açıdan göz ardı edilemeyecek kaynak kayıpları ortaya çıkıyor. Yaşam standartlarımızın değişmesi ve dünya nüfusunun giderek artması gibi gelişmelere paralel biçimde tüketim de yükselişini sürdürüyor. Buna bağlı olarak sınırlı doğal kaynakların dünya üzerinde yaşayan herkese yani her birimize yetişmesi güçleşiyor. İşte bu noktada da sahip olduğumuz doğal kaynakları mümkün olduğunca verimli kullanmamızın ne kadar önemli olduğu su götürmez bir gerçek olarak kendini gösteriyor.
Şimdi atık konusuna biraz yakından bakalım istiyoruz. Dünya Bankası’nın verilerine göre, bir kişi günde ortalama 740 gram atık üretiyor. Bu rakam bir haftada 5 kilogramdan, yılda ise 270 kilogramdan fazla atık anlamına geliyor. Aynı raporda dikkat çeken bir diğer unsur da şu: En yüksek gelire sahip ülkeler dünya nüfusunun yalnızca yüzde 16’sını temsil etseler de dünyadaki toplam atıkların yüzde 34’ünü oluşturuyorlar. Bu veri, pek çok açıdan tüketim alışkanlıklarımızı yeniden sorgulamamıza neden oluyor. Kaynakları bilinçli ve tasarruflu bir şekilde kullanmak anlamına gelen sürdürülebilir tüketim farkındalığına sahip olmak ve daha makul bir atık üretimi seviyesi için çabalamak, günümüzde belki de hiç olmadığı kadar büyük bir önem taşıyor.
Son yıllarda sıklıkla duyduğumuz, minimalizm akımının da özünü içeren “less is more” yani “az, çoktur” yaklaşımı, sıfır atık bakış açısında “sıfır, hepsinden daha iyidir” yaklaşımına dönüşüyor. Peki, evimizde nasıl tüm atıklarımızı sıfırlayacağız? İşte bu noktada Bea Johnson’a kulak veriyoruz. “Sıfır hepsinden daha iyidir” yaklaşımını hayatının gerçeği haline getiren Johnson, Türkçeye “Sıfır Atık Ev” ismiyle çevrilen “Zero Waste Home: The Ultimate Guide to Simplifying Your Life by Reducing Your Waste” kitabının yazarı. Johnson, 5 adımla evlerimizde sıfır atıklı yaşama nasıl yol alabileceğimizi özetliyor. Gelin, şimdi birlikte bu adımların neler olduğuna bir bakalım!
Evde sıfır atık için 5 önemli adım
Reddet: Eğer evinizdeki atığı en aza indirmek istiyorsanız, öncelikle tüketiminizi sınırlandırarak işe başlamanız gerekiyor. Kendinize sorduğunuzda gerçekten ihtiyaç duymadığınızı anladığınız her şey aslında israf. Üstelik zaman zaman size ücretsiz olarak verilen ancak ihtiyacınız olmayan ürünleri kabul ettiğinizde de o ürünün daha fazlasının üretilmesi için talep yaratmış oluyorsunuz. Bu arada son dönemde plastik poşet kullanımını azaltmak amacıyla önemli projeler hayata geçiriliyor. Plastik poşetler de esasen “ihtiyacın yoksa reddet” kuralına uyuyor çünkü yanımızda her zaman bez çantamızı taşıdığımızda, doğaya zarar veren plastik poşet talep etmeye “ihtiyaç duymuyoruz.” Evinizde “Kullan-at” mutfak malzemeleri kullanma gibi bir alışkanlığınız varsa, bunu da değiştirebilirsiniz.
Azalt: Bu aşamada ihtiyaçlarınızı mümkün olduğunca azaltmanız büyük önem taşıyor. İhtiyacımızdan fazlasını satın aldığımızda, pek çok gıda malzemesinin son kullanma tarihi geçebiliyor veya meyve ve sebzelerimiz bozulabiliyor. Diğer yandan, ihtiyacımızdan fazla satın aldığımız tüm kıyafet ve eşyalarımız da genelde bize kalabalık yapmaktan başka bir işe yaramıyor. Dolayısıyla bu gibi ihtiyaç fazlası eşyalarımızı elden çıkararak azaltma sürecine başlayabiliriz. Ayrıca semt pazarlarına kendi cam kavanozlarımız veya kaplarımızla giderek tam ihtiyacımız olduğu kadar gıda satın alımı yapabiliriz. Bir diğer çevre dostu yöntem de mevsiminde, yerel ürünler satın alarak dünyanın bir başka ucundan ürün taşımacılığı yapılmasıyla oluşacak çevresel maliyetten kaçınılmasını sağlamak olabilir.
Yeniden Kullan: Bozulduğu için atmayı tercih ettiğiniz eşyalarınızı tamir edebilir veya farklı amaçlar için kullanabilirsiniz. Örneğin, eskiyen yatak çarşaflarınız varsa onları bir araya getirerek bambaşka bir desen ortaya çıkarabilir ve belki de hayalinizdeki bez çantayı kendiniz dikebilirsiniz.
Geri Dönüştür: Sıfır atık felsefesinin vazgeçilmez unsuru elbette geri dönüşüm. Yukarıda saydığımız maddelerle değerlendiremediğiniz atıkları geri dönüşüme gönderebilirsiniz. Burada kritik nokta ise şu: Plastik atıkların bazı çeşitlerinde geri dönüşüm çok zor bir süreç haline gelebiliyor. Satın alımlarınızda da kolay geri dönüştürülebilir özellikte ürünleri tercih etmeyi deneyebilirsiniz.
Çürüt ve Toprağı Besle: Mutfağınızda bozulan tüm organik atıkları kompost haline getirerek gübreleştirebilir ve toprağı bu şekilde besleyebilirsiniz. Çiçek, meyve ve sebze yetiştirirken toprağı canlandıran bu gübreler aynı zamanda toprağın işlenebilmesini ve daha verimli hava alabilmesini de sağlıyor. Bizlerin çoğu zaman çöp olarak değerlendirdiğimiz bu organik atıklar, işte bu nedenlerle toprak için çok değerli. Dolayısıyla bu maddeyi günlük pratiğinize dâhil ettiğinizde hem mutfağınızdaki atık miktarını azaltabilir hem de besin maddelerini toprağa geri kazandırarak çevre dostu bir rutin geliştirebilirsiniz.
‘’Sıfır atık nedir?’’ sorusuna en belirgin cevabı önce temel yaşam alanlarımızda, yani evlerimizde vermeliyiz. Yukarıda sayılan önerilerle, siz de evde kullandığınız bir ürünü çöp olmadan değerlendirebilirsiniz. Eğer bir kuruluşun sahibiyseniz ve eviniz dışında kurumunuzda da sıfır atıklı yaşamı hayata geçirmek istiyorsanız, Sıfır Atık Bilgi Sistemi’ne girerek konu hakkında daha detaylı bilgi edinebilirsiniz.