Gerçek Güzellik İçin Girişimcilik: Kozmetik Bilimi Doğayla Birleşince Neler Olur?

Kendine, bedenine iyi bakarken doğaya da iyi bakmak isteyenlerin sayısı gün geçtikçe çoğalıyor. Artık kozmetik ürünlerin etiketleri daha dikkatle inceleniyor, içerikleri ve nasıl üretildikleri satın alma kararında hiç olmadığı kadar etkili. Sentetik maddeler, zararlı kimyasallar, plastik ambalajlar, hayvanlar üzerinde yapılan deneyler bilinçli tüketicilerin kara listesinde. Sürdürülebilir kozmetik işte tam da burada çözüm olarak karşımıza çıkıyor ve canlı yaşamına saygılı, karbon ayak izi düşük, geri dönüşümü benimseyen bir anlayışla en doğal içerikleri hedefliyor.

Sizi bu ilkeyi kendine rehber edinmiş bir isimle tanıştırmak istiyoruz: Sinem Kapar Şahindere, Bâde Natural’in kurucusu. Kendi deyimiyle ‘çocukluğunu geçirdiği çiçek ve meyve bahçelerini; hayalinin, markasının ve başarısının başlangıç noktası yapan’ biri. Şimdi %100 doğal içerikler üretiyor, cam ambalaj kullanıyor, kâğıt ve plastik kullanımını en aza indirgiyor, tasarım anlayışıyla tüketim sonrası da çok amaçlı kullanımı hedefliyor. Kendi laboratuvarında yaptığı formüllerle eczacılık bilgisini doğaya olan aşkıyla harmanlıyor.

Bu yolculuğun nasıl başladığına gelirsek… Kozmetik bilimine ve bitkilere olan tutkusu onu Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesine götürüyor. Mezuniyetinin ardından hem akademide hem de özel sektörde çeşitli kurumlarda çalışıyor. Alanında ilk sayılan laboratuvarları kurup yönetiyor. Doğa dostu kozmetik fikrinin, dahası sektörel standartların Türkiye’ye yerleşmesinde önemli bir rol oynuyor. 2012 yılından günümüze, biri Avrupa’da olmak üzere dört farklı şirket kuruyor. Bir yandan kozmetik danışmanlığı veriyor, sektörü tecrübesiyle destekliyor. 10 ürün ile çıktığı yolda, şu an 140’dan fazla farklı ürünü bulunuyor. Sadece iki yıllık ihracat hamlesinde 13 ülkeye ulaşmayı başarıyor.

Sinem Kapar Şahindere, Ekonomist dergisi ve KAGİDER iş birliğiyle düzenlediğimiz ‘2022 Türkiye'nin Kadın Girişimcisi Yarışması’nda ‘Türkiye’nin Kadın Girişimcisi’ kategorisi finalistlerindendi. Onun girişimcilik serüvenini, doğa sevgisi ve sürdürülebilir kozmetiğe olan tutkusunu, dahası sektörü baştan yaratan çabalarını sizinle de paylaşmak istiyoruz. Şimdi söz Sinem Kapar Şahindere’de…

 

‘Doğanın iyileştirici gücüne inanıyoruz’

Türkiye’de organik kozmetik yokken ve hammadde bulunmuyorken doğal ürünler üretmeye başlamışsınız. Üretim tesislerinizi tasarlarken Türkiye’deki mevzuatları da geliştirerek uluslararası standartları uygulamışsınız. Bir üniversite çatısı altında kurulan ilk laboratuvarlardan birinde imzanız var. Ar-Ge sizin için bir hayli önemli olmalı. Kendinizi geliştirirken sektörü de geliştirmişsiniz diyebilir miyiz?

Kariyer hayatımın başındayken hem akademide hem de özel sektörde dahil olduğum projeler bireysel gelişimimin yanı sıra Türk kozmetik pazarına da ışık tuttu.

Yeditepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nde Kozmetik Üretim Tesisi’ni kurup üretim müdürlüğü ve koordinatörlük görevlerini üstlendim. Londra Fizik Enstitüsü’nde dünya kozmetik devlerinin, ham madde üreticilerinin ve uzman araştırmacıların katıldığı ‘in-vitro sunscreen testing-SPF&UVA protection seminar’da Türkiye’yi temsil ettim. Üç TÜBİTAK projesini başarıyla tamamladım, TÜBİTAK destekli fiziko-kimyasal mikrobiyolojik testler ve analizler yapabilen laboratuvarımı kurdum. Boyner Holding bünyesinde Türkiye’nin ilk ECOCERT sertifikalı ürünlerini formüle edip ürettiğimiz tesisin kuruluşunda görev aldım, fabrika müdürlüğü yaptım. Burada Ar-Ge ve üretim süreçlerine liderlik ettim. Bu liderlik, daha sonrasında sektöre, doğal kozmetiğe, doğal ve organik hammaddeye yeni bir bakış açısı kazandırdı.

Özetle, ülkemiz kozmetik sektörü için globalde var olan trendlerin yaşaması daha da önemlisi sürdürülebilir üretim felsefesinin doğması için atılan önemli adımlara öncü olmaya çabaladım. Akademik alandaki çalışmalarım ise sektöre üniversitelerin dahil olmasını ivmelendirdi diyebilirim. Böylelikle Ar-Ge ve bilimi doğrudan işin doğasına entegre edebildik.

Geride kalan 25 yıllık bilgi ve tecrübem ile Ar-Ge çalışmalarıma devam ediyorum, yeni bir formülasyon geliştirme çalışmalarımda ve üretme aşamasında duyduğum hazzı başka bir şeyde bulamıyorum. Bu vesileyle sektörün hizmetine sunacağımız uluslararası standartlara sahip fabrikamızın açılışını Temmuz 2022 itibarıyla yapmış olmamızın heyecanını da paylaşmak isterim.

 

Sürdürülebilir kozmetik dünya, bireyler ve diğer canlılar açısından neden bu kadar önemli?

Evren bir denge üzerine kurulu: Alma ve verme dengesi. Biz, Bâde Natural olarak doğanın iyileştirici gücüne inanıyoruz. ‘Pure Love of The Nature’ mottosu ile doğanın saf aşkını doğrudan tüketicilerimize ulaştırıyoruz.

Doğanın böylesi şifalandırıcı gücünü yaşarken ve yaşatırken ona olan borcumuzu ve saygımızı sürdürülebilirlik yaklaşımı ile dengeliyoruz. %100 doğal içeriklerimiz, cam ambalajlarımız, en aza indirilmiş kâğıt ve plastik kullanımımız, tüketim sonrası multifonksiyon sunan tasarım anlayışımız bu dengenin önemli taşlarından.

Sürdürülebilirlik konusunda bir diğer önemli nokta ise, kimyasal içerik ve metotların doğa ve insan yaşamı üzerindeki etkisi. Kozmetik tüketicisi olmak önemli bir sorumluluk. Satın aldığınız ve kullandığınız ürünlerle zincirin tüm halkasına etki ediyorsunuz. İlk olarak kendinize… İçeriği temiz olmayan her bir kozmetik ürün, vücudumuz için potansiyel zararları olan kimyasal bir karışım. İnsan doğası işlenmiş materyallerle uyumlu değil.

Siz ürünü satın almadan önce ise, üretim zincirinde yer alan onca insan bu negatif durumdan etkileniyor. Tüketiminiz sonrası ise tüm dünyayı, yarını ve yarının çocuklarını ilgilendiren bir konu. Bir deodorantın gazı ya da bir kremin ambalajı… Her biri atık ve doğanın düşmanı. Ancak doğaya iyi bakarsak, o da bizim için iyiliğini sürdürebilecek. Bunu unutmamakta fayda var.

Kozmetik tüketicisi olmak önemli bir sorumluluk. Satın aldığınız ve kullandığınız ürünlerle zincirin tüm halkasına etki ediyorsunuz. İlk olarak kendinize… İçeriği temiz olmayan her bir kozmetik ürün, vücudumuz için potansiyel zararları olan kimyasal bir karışım. İnsan doğası işlenmiş materyallerle uyumlu değil.

Kozmetik devleri ona danışıyor

Sadece doğal ürünler üretmekle sınırlı değilsiniz aslında. Alanınızda danışmanlık sunmak konusunda da girişimcisiniz. Teknik detaylar, uluslararası standartları yakalama, kozmetik mevzuatı takibi, numune testleri gibi pek çok konuda sektöre bilgi ve deneyim sağlıyorsunuz. Bu faaliyetleri biraz açabilir misiniz?

Bir diğer şirketim olan Pim Grup, kozmetik sektöründe 360 derece danışmanlık hizmeti veriyor. Danışan firmalarımız adına dünyanın her yerinde ürün ruhsatlandırma ve kayıt işlemlerini gerçekleştiriyoruz. Kimyager, kimya mühendisi, biyomühendis, biyolog, biyokimya uzmanı ve genetik mühendislerinden oluşan 45 kişilik bir ekibimiz var. Pim Grup’un doğuşu, sektörde deneyimlediğim kurumsal detaylarla da ilişkili. Çünkü gördüğüm şuydu: Şirket sahipleri, departman yöneticileri, çalışanlar ve üreticiler mevzuatı anlamakta ve uygulamakta zorluk çekiyordu.

2012’de bu iş fikrimi, sektörün önemli kanaat önderleriyle paylaştığımda, bana pek inandıklarını söyleyemem. Fakat bugün, 10. yılını kutlayan Pim Grup’un 2000’in üzerinde global ve yerli danışanı var. Birçoğu da pazara yön veren kozmetik devleri. Hizmet alanımız yurt sınırlarını aşıyor, Hollanda ve İngiltere’de de birer ofisimiz bulunuyor. Kısacası Pim Grup, kozmetik danışmanlık alanında Türkiye’nin en büyük ve sektöre yön veren firması konumuna geldi.

Öte yandan kozmetik ürün testleri de sektörümüzün en önemli gerekliliklerinden. Bir yanda yakalanması ve takip edilmesi gereken standartlar diğer yanda yorucu prosedürler yer alıyor. Burada da TÜRKAK akreditasyon sürecini tamamlamış test laboratuvarımız devreye giriyor. Laboratuvarımızda akreditasyon sertifikasıyla dünyanın her yerinde geçerli sonuçlar verecek şekilde kozmetik ürün testlerini gerçekleştirebiliyoruz.  

 

Aileden gelen çiftçiliğe, tarıma dönerek kendi tohumunuzdan ürün üretmek gibi bir hedefiniz var. Bu neyi değiştirecek? Hem sürdürülebilirlik hem de iş geliştirme konusunda başka ne gibi hedefleriniz var?

Doğa en büyük miras! Bu mirasa sahip çıkmak, onu paylaşmak ve yarınlara aktarmak da doğa tutkunu bir insan için önemli sorumluluk. Kendime verdiğim söz ve doğanın gücüne olan inancımla bu projemi hayata geçirmek için çalışmalarım devam ediyor.

Bâde Natural, ‘#gerçekdoğal’ mottosu ile önemli bir farkındalığa vurgu yapıyor. Her doğal ne yazık ki ‘doğal’ değil… Bu mottoyu yaşatmak ve hissettirmek için de projemiz büyük önem taşıyor. Bu projenin bir diğer önemli yanı ise; kendi topraklarımızın, kendi tohumlarımızla ve yerli üreticilerle değerlenmesi.

Bâde Natural topraklarında, markamızı sevenlerle birlikte yaşayacağımız deneyimler için de ayrıca heyecanlıyız.

 

‘Hatalar zaman kaybı değil, birer kazanım’

“Tek sermayem cesaretim” diyorsunuz bir röportajınızda. Bilimsel çalışmalarda bile hatanın önemli veriler sunduğuna inanıyorsunuz. Başarılı olmanın anahtarı sizce burada mı yatıyor?

Her zaman öğrenmek ve yeniyi keşfetmek önceliklerim arasında oldu. Yanlışı bilmeden doğruya ulaşamayacağımız kesin. Hata yapmaktan da risk almaktan da hiçbir zaman korkmadım. Yaptığım hataları hedefime ulaşmada zaman kaybı olarak değil kazanımlar olarak gördüm. Cesaret ettim, vazgeçmedim ve kendime inandım. Girişimciliğin esas gücü ve farkı bence bu.

 

Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması sizin için ne ifade ediyor? Hayatınızda ve işinizde neleri değiştirdi?

Öncelikle, Garanti BBVA ailesinin böylesi önemli bir projeyi uzun yıllardır yaşatıyor olmasından dolayı çok mutluyum ve bir kadın girişimci olarak teşekkürlerimi sunuyorum. Projede yer almak benim için son derece gurur vericiydi.

Markamın ardındaki gizli kahraman rolüm belki de ilk kez bu kadar göz önünde oldu. Umarım hayali olan birçok kadın girişimciye ilham verebilmiş ve onlara umut olmuşumdur. Kendilerindeki gücü keşfetmelerini sağlamak ve cesaretimden ilham almaları benim için büyük mutluluk olur.

 

Son olarak bir hayali ya da iş fikri olan girişimci kadınlara neler söylemek istersiniz?

Cesur ol, risk almaktan asla korkma. İçindeki gücü keşfedip peşinden git. Durmaksızın hayal et ve daha iyisi için çabala. Hatalarından ders al, pişmanlık duyma. En önemlisi de kendine İNAN. İşte o zaman olacak.