Müzik ve Eğlence Sektöründe Yenilikçi Deneyimler Çağı Başlıyor

Sosyal mesafenin bir hayli önem kazandığı şu günlerde bir araya gelip bir konsere gitmenin, sahne önünde olmanın ne kadar değerli olduğunu bir kez daha hatırladık. Kültür sanat sektörü dijital platformlar aracılığıyla konser salonlarını evlerimize taşıdı gerçi, hayatımıza renk katmayı sürdürdü. Tabii bir yandan, müziğin ve sanatın susmaması için hep birlikte bir şeyler yapmamız gerektiğini de fark ettik.

 

Konuşacak çok şey olunca Türkiye'nin öncü bütünleşik eğlence pazarlama şirketi Pozitif’in Genel Müdürü Ayşegül Turfan Mumcuoğlu’nu konuk etmek istedik. Mumcuoğlu ile yıllar içinde kültür sanatın yaşadığı evrimi, dünyadaki son trendleri, salgınla birlikte nelerin değiştiğini ve sektörün geleceğini konuştuk.

 

"İstikrarlı ve yenilikçi deneyimler yaratmak için çalışıyoruz."

Türkiye’de bütünleşik eğlence pazarlaması deyince akla gelen ilk isimsiniz. Bu noktaya gelmenizde en etkili unsurlar ne oldu size göre?

Pozitif, kuruluşundan beri insanların yaşamlarını zenginleştiren, giderek büyüyen, sınırlar ötesi toplumun dönüşümüne ve özgürleşmesine katkı sağlayan, evrensel olarak ulaşılabilir, özgün ve sıra dışı kültürel deneyimler sunma vizyonuyla çalışıyor. Bunu yaparken de öncü, bağlı, özgün, yaratıcı ve meraklı değerleri benimsiyoruz. Öngörülü, kapsamlı ve istikrarlı bir iş modeliyle de bütün paydaşlar için sürdürülebilir ve uzun vadeli değerler yaratmayı amaçlıyoruz. Dünya trendlerini takip etmenin ve uluslararası isimleri ülkemize getirmenin yanında, yerel yeteneklere de her zaman alan yaratıyoruz. Yalnızca programlama tarafında değil, hazırladığımız dijital içeriklerle de deneyimlerimizin farklı kanallardan takipçilere ulaşmasında öncü olmaya çalışıyoruz. Pazarlama tarafında 360° iletişim ağımızı kurarak, kültür-sanat-eğlence alanlarını ve deneyimlerimizi giderek büyüyen bir kitleye ulaştırma hedefiyle çalışmaya devam ediyoruz. Uzun soluklu festivaller, marka iş birlikleri, Türkiye müzik sahnesine Babylon'u kazandırmak ve son olarak amplifiye deneyimler yaşatan Volkswagen Arena'nın açılışıyla da beraber Türkiye’de kültür sanat ve eğlence alanlarında istikrarlı ve yenilikçi deneyimler yaratmak için çalışıyoruz.  

 

Eğlence, kültür sanat anlamında dünyadaki son trendler, yenilikler neler? Ülkemizde de benzer uygulamaları görecek miyiz yoksa zaten hali hazırda görüyor muyuz?

Mart ayından beri içinde bulunduğumuz Covid-19 pandemisi canlı müzik sektöründe; müzikseverlerin canlı müziği farklı şekillerde deneyimlediği, alışkanlıkların evrildiği bir süreç oldu. Toplulukların bir araya gelip hep birlikte performans seyredecekleri zamanların en erken 2021’in sonbaharı, hatta 2022 sonrası olabileceği konusuna da uzmanlar vurgu yapıyor.

 

Salgının dünyayı ele geçirmesiyle birlikte yeni yöntemler ve fikirler de hızlıca devreye girdi. En hızlı ve en basit şekilde devreye giren ‘canlı yayın’ yöntemiydi; müzisyenlerin canlı yayın platformları üzerinden, gerek kendilerinin resmi sosyal medya hesaplarından, gerek iş birliği yaptıkları markaların hesaplarından müzikseverlere kendi evlerinden seslendikleri canlı performanslar oldu. Türkiye’de de de birçok marka birçok müzisyenle iş birliği yaptı. Haziran ayında evlere kapanma kuralları biraz daha esneklik gösterince üçte bir kapasiteyle bazı mekânlar açık hava konserine geri döndü. Canlı yayınlar ise sonbaharla birlikte çok daha profesyonel bir şekilde Babylon, Salon İKSV, if Beşiktaş gibi mekânlarda seyircili konser düzeninde bir prodüksiyonla çekilmeye ve yayınlanmaya başlandı.

 

Havaların ısınması ve yönetmeliklerin biraz rahatlamasıyla Almanya öncülüğünde ‘drive-in’ konserler hayata geçti. 1950’li ve 60'lı yıllarda trend olan, günümüzde ise insanların arabalarında maksimum 3 kişi olacak şekilde maskeleriyle seyrettikleri konserler ağustos ayında Türkiye’de de sıklıkla gerçekleşti. Bunun dışında, yine yaz aylarında sayısı çok fazla olmamakla birlikte; sosyal mesafeye önemli ölçüde dikkat eden, sahnelerin olmadığı, yayınların radyo istasyonları veya dijital ortamlarda yapıldığı bazı açık hava festivalleri de görüldü. İngiltere'deki ‘Deershed’, Türkiye’de ise iki farklı şehirde gerçekleştirilen ‘Chill Out Festival’ buna örnek gösterilebilir. Belli başlı köklü açık hava festivalleri de sanal ortamda festivallerini gerçekleştirme planlarına başladılar. ‘Burning Man’ bu konuda oldukça yaratıcı bir örnek. Onun dışında NPR - Tiny Desk, KEXP gibi yıllardır birçok müzisyenin yeni albümlerini ilk kez çaldıkları programlar, yine müzisyenlerin seçtiği lokasyonlardan yayınına devam ediyor.

 

"Sektör tekrar 90’lara dönme tehlikesi yaşıyor."

30 yılı aşkın süredir ses getiren, sürekliliği olan çok çeşitli organizasyonlara imza atıyorsunuz. Yıllar içerisinde neler değişti, nasıl evrildi sektör?

90’ların başından, pandemi öncesi son zamanlar arasındaki en temel farklılık; ülkemize gelen yabancı sanatçı sayısının her sene artması oldu. Senede bir-iki yabancının ağırlandığı konserlerden, son senelerde çok farklı promoterların, çok farklı tarzlarda sanatçıların geldiği, hatta kimi zaman arzın talebi geçtiği bir sektöre evrildik. 

 

Biz de bu süreçte Rock‘n Coke ve One Love gibi büyük gençlik festivalleri, popüler stadyum konserleri yaptık ve Kapadokya’da gerçekleştirdiğimiz festivalimiz Cappadox ile ilk destinasyon festivallerinden birini sektöre kazandırdık. Çok renkli, çok sesli, çok oyunculu bir hale gelen sektör; pandemi ve ekonomik sebepler nedeniyle tekrar 90’lara dönme tehlikesi yaşıyor. Tüm sektör için çok zor bir süreç diyebiliriz ve ancak 2022’de normale dönebileceğimize inanıyoruz. Biz de bu süreçte dijital etkinliklerle sektör içinde destek vermeye devam edeceğiz.

Tüm sektör için çok zor bir süreç diyebiliriz ve ancak 2022’de normale dönebileceğimize inanıyoruz. Biz de bu süreçte dijital etkinliklerle sektör içinde destek vermeye devam edeceğiz.

Ayşegül Turfan Mumcuoğlu

Hiç şüphesiz ki sizin de içinde bulunduğumuz sektör, tüm dünyayla birlikte içinden geçtiğimiz pandemi sürecinden oldukça fazla etkilendi. Bu konudaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?

Dünya genelinde küresel salgının yarattığı endişe çok ciddi boyutlara geldi ve global ölçekte işletmeler de bu süreçten bir hayli etkilendiler. Eğlence ve müzik sektörü de daha önce karşılaşılmamış̧ olan bu duruma karşı talep ihtiyacını yeni yöntemlerle devam ettirmeye çalışıyor. Müzikseverlerin, müzik kulüplerini tercih etmelerinin ardında yatan mevcut sebepleri düşündüğümüzde, sevdiği müzisyenleri canlı dinlemek ve sosyalleşmek gibi ana faktörleri mekânsal olarak sağlayamıyoruz ve bu aşamada yaptığımız dijital iletişimde müzik diyaloğu dışında varlığımızı gösteremiyoruz. Bununla birlikte seyahat kısıtlaması, yabancı sanatçıların booking’leri konusunda kısıtlanma, kalabalık ortamlarda bulunma korkusu gibi bazı engeller de yeni süreçte bizleri bekliyor.

 

Tüm bunları düşündüğümüzde Covid-19 ile birlikte küresel olarak değişen ve dönüşen dünyada aynı kalmak çok da mümkün olmayacak gibi görünüyor. Şu ana bile baktığımızda hayatlarımızda birçok şeyin değiştiğini, değişmeye başladığını görüyoruz. Fakat aynı kalacak şeyleri düşündüğümüzde, kesinlikle karantina günlerinde bir hayli özlemini çektiğimiz; bir araya gelme isteği, yaratım-üretim süreçlerinin sürekliliğini sağlama gibi ihtiyaçların mevcudiyetini koruduğunu gözlemliyoruz. Uzaktan çalışmanın benimsendiği bu süreçte kolektif üretimlerin sürmesi de bu ihtiyacın bir ürünü olarak görülebilir.

"Sanatçıları ve müzikseverleri farklı içeriklerle de buluşturmak istiyoruz."

2021’de hangi etkinlikleri hayata geçirmeyi planlıyorsunuz? Bu sene pandemi nedeniyle yapılamayan festival ve organizasyonlarla yeni yılda buluşabilecek miyiz?

Bir süre daha mekânlarda kalabalıklar halinde bir araya gelmelerin mümkün olmayacağını öngörüyoruz. Bu, mekânların ve deneyimlerin farklı ortamlara taşınarak izleyiciye sunulmasına sebep olabilir. Bu noktada da biletleme, sponsorluk gibi modellerin bu yeni deneyimlere uygun şekillenmesini bekleniyoruz ve bunun üzerine çalışıyoruz.

 

Eğlence sektöründe dijitalleşmenin yeri ve geleceği hakkında neler söylemek istersiniz?

Sosyal mesafenin önem taşıdığı bu günlerde kuşkusuz hepimiz sanatçı ve müzikseverleri dijital ortamda bir araya getirmeye yöneldik. Bu, aynı zamanda kültür sanat üretiminin devam etmesi ve sektördeki aktörlerin dayanışmasını sağlayacaktır. Hem operasyonel hem de finansal açıdan yaşanan sıkıntılara karşı riskleri en aza indirmek adına dijitalleşme süreci gelişmeye devam edecektir. Bununla birlikte, müzik içeriğini sadece konser ya da performans olarak algılamanın dışında; müzik insanlarını, sanatçıları ve müzikseverleri farklı içeriklerle de buluşturma arzusundayız.

 

Bu süreçte Garanti BBVA ile,  için bir araya geldiniz. Sizin bu projeyle ilgili düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?

‘Garanti BBVA ile Sesini Aç’ projesini ilk duyduğumuzda cok heyecanlandık, sektörde markaların birbirine desteği çok önemli. Aynı zamanda Salon İKSV ve Zorlu PSM Stüdyo ile ortak bir projede yer almak, sektörel birliktelik; müziğin, kültür sanatın ve şehrin susmaması, özlediğimiz performansların hayata dönmesi açısından çok mühim.

Etiketler:
  • Dijital Dönüşüm

  • Kültür

  • Sanat

  • Müzik