Copyright © 2024, T. Garanti Bankası A.Ş
Gezegenimizin geleceğinin en büyük tehdidi iklim krizini tetikleyen unsurların başında plastik kirliliği geliyor. Bunun bir sonucu da mikroplastikler. İlk kez insan kanında da saptandığına dair haberler üzerine konu bir anda gündem oldu. Peki mikroplastik nedir, nelerde bulunur, çevre ve insan sağlığı üzerindeki etkisi nedir, tüketimi nasıl azaltılabilir gelin birlikte görelim.
Mikroplastik nedir?
Polimer zincirlerinde birbirine bağlı karbon ve hidrojen atomlarından oluşan mikroplastikler adından da anlaşılacağı gibi küçük plastik parçacıklardır. Çapı beş milimetreden daha küçük olan plastikler olarak tanımlanırlar. Birincil (Primer) ve İkincil (Sekonder) olmak üzere iki kategorisi vardır.
Birincil mikroplastikler, kozmetik gibi ticari kullanım için tasarlanmış küçük parçacıkların yanı sıra giyim ve balık ağları gibi diğer tekstil ürünlerinden dökülen mikro elyaflardır (mikrofiber). İkincil mikroplastikler ise plastik torbalar, su şişeleri gibi daha büyük plastik parçaların bozulmasından kaynaklanan parçacıklardır. Bunlarla ilgili sorun; her boyuttaki plastik parçalar gibi, kolayca zararsız moleküllere dönüşmemeleridir. Plastiklerin bozunması yüzlerce veya binlerce yıl alabilir ve bu arada çevreye zarar verir.
Nelerde mikroplastik bulunur?
Nereye bakarsak plastiklerle karşılaşma ihtimalimiz yüksek. Kıyafetler, şişeler, alışveriş yaparken kullandığımız torbalardan tutun içtiğimiz ilaçlar, araçların lastikleri, kullandığımız kozmetik ürünlerine kadar...
Hatta mikroplastikleri plajlarda kumda çok renkli küçük plastik parçalar olarak görebilmemiz de mümkün. Okyanuslardaki mikroplastikler genellikle deniz hayvanları tarafından yutulur ve bu ölümcül etkiye neden olabilir. Bu çevre kirliliğinin bir kısmı çöplerden kaynaklanır. Ancak çoğu; fırtınalar, su akıntısı ve plastiği okyanuslarımıza taşıyan rüzgârların bir sonucu. Tek kullanımlık plastikler çevredeki ikincil plastiklerin birincil kaynağıdır. Planktonlardan balinalara kadar deniz organizmalarında, deniz ürünlerinde ve hatta içme suyunda mikroplastikler tespit edilmiştir. Ne yazık ki standart atık su arıtma tesislerinin mikroplastikleri arıtmada yeterince etkin olmadığını da söyleyelim.
Mikroplastiklerin çevre ve sağlık üzerindeki etkisi nedir?
Mikroplastikler biyolojik olarak parçalanamazlar. Böylece, doğaya bir kez karıştıktan sonra, birincil ve ikincil mikroplastikler birikir ve kalıcı olur. Bu yüzden çevreye zararlıdır. 2018 yılı itibarıyla, deniz ve tatlı su ekosistemlerinin birleşiminde, 114’ten fazla su türünde mikroplastik bulundu. Yengeç ve çeşitli omurgasız deniz hayvanlarının sindirim yollarında ve dokularında da tespit edildi. Greenpeace tarafından yayımlanan Türkiye’deki Deniz Canlılarında Mikroplastik Kirliliği adlı rapora göre; kefalin yüzde 64.8’inde, barbunun yüzde 63’ünde, mırmırın yüzde 34.3’ünde, tekirin yüzde 32.8’inde, istavritin yüzde 26.7’sinde mikroplastik bulunuyor. Bu da tüm balıkların yüzde 44.3’ünde mikroplastik bulunduğu anlamına geliyor. Balıklar ve kuşlar muhtemelen plastik parçaları yiyecek zannettiği için su yüzeyindeki mikroplastikleri yutuyor. Onlar da insanlar veya daha büyük hayvanlar tarafından yeniyor. Bunların yutulması, suda yaşayan türlerin daha az besin tüketmesine dolayısıyla daha az enerjiye sahip olmasına, nörolojik ve üreme toksisitesine neden olabiliyor. İçme suyu, bira, deniz ürünleri ve sofra tuzu da dahil olmak üzere gıda ürünlerinde tespit edilen mikroplastikler, sekiz farklı ülkeden sekiz kişinin katıldığı bir pilot çalışmada, her katılımcının dışkı örneklerinde de bulundu. Hollandalı bilim insanları tarafından yapılan araştırmada ilk kez insan kanında mikroplastik bulunduğu saptandı. İnsan kanından sonra akciğerde de tespit edildi. Ancak solunmasının sağlık üzerindeki etkileri tam olarak bilinmiyor.
Mikroplastik konusunda Sakarya Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Meral Yurtsever tarafından bazı poşet çaylar üzerine yapılan araştırmaya göre ise; farklı markalarda 11 bardak poşetinin 4’ünde, 11 demlik poşetinin ise tamamında mikroplastiğe rastlandı.
Bu bulguların insan sağlığı üzerindeki etkilerinin belirsiz ancak endişe verici olduğunu belirtmekte fayda var. Uzmanlara göre; bir şeyin insan sağlığına zararlı olup olmadığını söyleyebilmek için kişinin potansiyel olarak zararlı bir maddeye maruz kalıp kalmadığı ve bu maddenin insan vücudu üzerindeki etkisi saptanmalı.
Mikroplastik tüketimi nasıl azaltılabilir?
Ortalama bir insan her yıl 74.000 ila 121.000 mikroplastik parçacık yiyor, içiyor ve soluyor. Araştırmalara göre vücudumuza giren en büyük mikroplastik kaynağı şişelenmiş su.
Dünya nüfusu artmaya devam ettikçe çöp miktarı da artacak. Dünya Bankası’na göre, hızlı nüfus artışı ve kentleşme ile birlikte yıllık atık üretiminin 2050’de 2020 seviyelerine göre %73 artarak 3,88 milyar tona çıkması bekleniyor. OECD tarafından Haziran ayında yayımlanan rapora göre ise plastik kullanımının 2060 yılına kadar neredeyse üç katına çıkacağı, tüm plastik atıkların yarısının çöpe atılacağı ve beşte birinden daha azının geri dönüştürüleceği tahmin ediliyor. Rapor, yeni politikaların yokluğunda plastik kullanımının aynı dönemde ahşap ve kereste dışındaki diğer malzemelere göre daha yüksek oranda artacağını, bu artışın ana itici gücünün ekonomik büyüme olduğunu, ancak nüfus artışının da önemli şekillerde katkıda bulunduğuna dikkat çekiyor.
Peki mikroplastik tüketimini nasıl azaltabiliriz ona bakalım.
Özetle; plastik ve mikroplastiklere karşı savaşmak için “Azalt, Yeniden Kullan, Geri Dönüştür” diyerek dünyaya ve geleceğe daha iyi bakabiliriz.