Copyright © 2024, T. Garanti Bankası A.Ş
Her bir canlı, yaşamını sürdürmek için doğal çevreye ihtiyaç duyar. Ancak tüm canlılar arasında ne yazık ki sadece bizler parçası olduğumuz doğayı her geçen gün biraz daha dönüştürüyoruz. Nüfus arttıkça ihtiyaçlarımız çoğalıyor, doğal kaynaklar bu talebe yetişemezken bir yandan da insan eliyle yaratılan kirliliğin çevreye verdiği zararın boyutu da önüne geçilemez bir noktaya yaklaşıyor.
Çevre kirliliği tam da bu anlama geliyor: Ekosistemin doğal olmayan bir şekilde insan kaynaklı faaliyetler sonucu bozulması. Bilinçsizce atılan atıklarla toprak, hava ve su gibi kaynaklarımızı kirletiyoruz, bu atıklar hayvan ve bitki türlerinin yaşamını olumsuz etkiliyor, biyoçeşitlilik azalıyor. Artık daha gürültülü ve kaotik yerleşim birimlerinde yaşıyoruz. Kısacası “Herkes kapısının önünü süpürse…” diye başlayan o ünlü sözü bugün her zamankinden çok hatırlamamız gerekiyor. Çünkü doğanın dengesinden tutun da virüslerle daha etkili mücadeleye ve hatta bireylerin daha mutlu olması bugün temiz ve sağlıklı çevreden geçiyor. Sıfır atık, su tasarrufu, enerji verimliliği, geri dönüşüm gibi kavramları benimsemek de bize düşüyor.
Nitekim 5 Haziran Dünya Çevre Günü de bu yıl ‘ekosistem restorasyonu’ temasına odaklanıyor. Diyor ki “Yeniden hayal edin, yeniden yaratın, yeniden canlandırın.” Restorasyon, doğayı iyileştirmeyi; bunun için de önce verdiğimiz hasarı durdurmayı ve nihayetinde tersine çevirmeyi amaçlıyor.
Peki kendimizi bildik bileli “Çevreyi koru” sloganı kulağımızda yankılanır ama çevre temizliğinin yöntemleri nelerdir? Bizim görevlerimiz neler olabilir? Bunun dışında dünya çapında etkinliği kanıtlanmış bilimsel çevresel temizlik yöntemleri nelerdir? Gelin bakalım…
Azaltalım, yeniden kullanalım ve geri dönüştürelim: 3R kuralı (Reduce, Reuse and Recycle) olarak bilinen bu sürdürülebilirlik mottosu çevre temizliği için bizlerin yapabileceği şeylerin başında geliyor. Ekolojik ayak izimizi mümkün olduğunca azaltmak, aşırı tüketimden kaçınmak ve sıfır atıklı bir yaşam için hayatımızın her noktasında geri dönüşüme şans tanımak en etkili çevre temizliği sayılıyor. Tek kullanımlık plastik malzemelerden kaçınıp daha çevre dostu ürünlere yönelmekle, günlük rutinlerimizde kimyasal içeren ürünlerden (bazı temizlik malzemeleri, deodorantlar vs.) uzak durmakla bile doğa için ‘nefes alacak’ alanı yaratabiliyoruz.
Enerji verimliliğini önemseyelim: Doğayı ve doğal kaynakları kirletmemek kadar enerjimizi tasarruflu kullanmak da önemlidir. Günlük yaşantımızda su ve elektrik israfından kaçınarak çevreye katkıda bulunabiliriz. Muslukları uzun süre açık tutmayarak, gereksiz ışıkları kapatarak, enerji tasarruflu ürünleri tercih ederek tüm bu sistemlerin doğaya vereceği yükün bir kısmını azaltabiliriz.
Atıklarımızı yönetelim: Kompost olarak kullanılabilecek meyve-sebze atıkları dışında kalan ve doğaya zarar veren atıkları (kızartma yağları, piller, elektronik ürünler vs.) çöpe atmak ya da dökmek yerine geri dönüşüm merkezlerine, yetkili birimlere teslim edebiliriz. Veya işlevinin kaybettiği için atmak istediğimiz eşyalarımızı farklı amaçlarla kullanmak üzere ileri dönüştürebiliriz. Böylece toprak ve su kirliliğini engelleriz.
Havamızı temizleyelim: Sanayileşme, trafik, yoğun insan faaliyeti nedeniyle özellikle şehirlerde kimi zaman nefes alamaz hale geliyoruz. Ancak temiz bir hava için tek bir kişinin bile yapabileceği onlarca şey bulunuyor. Yakıt tüketimini azaltmak, kısa mesafelerde taşıt kullanımından vazgeçmek, imkânımız varsa yenilenebilir enerji kaynaklarını tercih etmek, binalarda ve evlerde ısı yalıtımı yaptırmak, ısı kaynaklarımızın (kalorifer, klima vs.) bakımını düzenli yaptırmak, deodorant gibi kimyasal maddeler içeren ürünleri kullanmamak bunlardan birkaçı. Üstelik hava kirliliğiyle savaşacak teknolojiler de yavaşa yavaş geliştiriliyor. Örneğin 2017 yılında dünyada ilk kez Hollanda’nın Eindhoven kentinde hayata geçirilen projede, yeraltındaki otoparklarda kurulan bir sistemle azot, karbondioksit, kurum gibi havadaki zararlı partiküller emilerek temizlendi. Arıtılan hava ise yeniden dışarıya verildi.
Bilim çevre için neler yapıyor?
Bireysel çabaların ölçek olarak yetişemediği, yavaş kaldığı noktalarda ise çevre temizliği görevini bilim devralıyor. Doğanın onarımı konusunda pek çok farklı ve etkili yöntem geliştiriliyor. Yukarıda sözü geçen hava temizleme teknolojilerini ışığında bilim bu konunda neler yapıyor bir de onlara bakalım…
Yer altı suyunu arıtma: Bireylerin yolunu açtığı çevre temizliği işini bir sonraki aşamaya taşıyacak olan yöntemlerden biri yer altı suyunu artımadır. Bu yöntem, bir vakum pompasıyla yer altı suyunun çıkarılmasını ve ardından kirleticilerin biyolojik arıtma gibi tekniklerle ayrılmasını içerir. Böylece çok daha saf bir su elde edilir.
Biyolojik iyileştirme: Bu yöntem doğada var olan biyolojik süreçlerin taklit edilmesine dayanır. Kirleticileri mikroorganizmalar yardımıyla uzaklaştırmak amaçlanır. Bunun için çevre kirliliği olan bölgede bazı bakteri ve mantar türlerinin çoğalmasına zemin hazırlanır, bu organizmalar biyolojik çözünmeye katkıda bulunur. Böylece çok daha uzun zaman alabilecek bir temizlik süreci kısaltılır.
Termal salım (Isıl Desorpsiyon): Bu yöntemde kirlenmiş toprak yüksek sıcaklıklara kadar ısıtılır böylece cıva, hidrokarbon ve yağ gibi kirletici organikler uçucu hale getirilir. Bundan sonra kirleticiler bir atık gaz arıtma sisteminde toplanabilir veya yok edilebilir. Arıtma yerinde gerçekleşir ve toprağın fiziksel özelliklerini değiştirmez. Hızlı bir süreç olduğu için acil ve hassas konularda özellikle tercih edilir.
Maalesef bugün dünyanın en önemli sorunlarından biri yaşadığımız çevrenin kirliliği. Her geçen gün çevre temizliği için farklı yöntemler hayata geçiriliyor. Ancak hepsinden önce bizlerin toprağımıza, havamıza ve suyumuza sahip çıkması gerekiyor. Geleceğe iyi bakmak istiyorsak dünyamıza iyi bakmalı, buna da önce çevremizden başlamalıyız!