Copyright © 2024, T. Garanti Bankası A.Ş
Stagflasyonu, yakın dönemdeki ekonomik değerlendirmelerde daha sık duymaya başladığımız için “yeni bir kavram” olarak görsek de aslında dünya ekonomi tarihinde 1970’lere uzanan bir geçmişi var. Peki stagflasyon nedir, kavramın doğuşu hangi tarihlere uzanıyor, stagflasyon nedenleri nelerdir, üretici ve tüketiciye yansımaları nasıl olur? Gelin bu soruların cevaplarını arayalım. Stagflasyonun ekonomi kitaplarındaki tanımı şu şekilde: “Üretim kapasitelerinin, işsizliğin ve yetersiz bir iktisadî büyüme ile yüksek bir fiyat artışının birlikte göründüğü iktisadî durumları ifade etmek için kullanılan bir kavramdır.” Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın (TCMB) sözlüğünde de benzer bir tanımlama var: “Bir ekonomide üretimin düştüğü veya en azından artmadığı bir ortamda enflasyon yükseldiği zaman meydana gelen durumu ifade etmektedir.”
Biraz daha sadeleştirelim. Stagflasyon; bir ekonomide yavaş büyüme, yüksek işsizlik ve artan fiyatların aynı anda ortaya çıkmasıdır. Türkçeye çevriminde “durgun enflasyon” gibi bir karşılık bulunabilir ki zaten stagnant (durgun) ve inflation (enflasyon) kavramlarının birleştirilmesiyle türetilmiştir.
“Stagflasyon ne demek?” sorusunu kısaca yanıtladıktan sonra gelin biraz da kavramın doğuşuna ve o zamana kadar var olan ekonomi kabullerini nasıl ters düz ettiğine bakalım.
1970'ler: Stagflasyon Kavramının Doğuşu
Stagflasyon teriminin ilk kullanıldığı tarihe gitmek için 1965 yılına bir yolculuk yapmak gerekiyor. Ekonomik sıkıntılarla boğuşan İngiltere'de, siyasetçi Iain Macleod, Birleşik Krallık'taki Avam Kamarası'nda yaptığı bir konuşmada bu terimi ilk kez dillendiren isim oldu. Fakat stagflasyonun, dünya ekonomi tarihine girişi ve bu girişle dengeleri değiştirmesi 1970'lere denk düşüyor. O yıllarda yaşanan küresel petrol krizi, mevcut ekonomik teoriler ve uygulamalar üzerinde yeniden düşünmeyi zorunlu kıldı. Bu döneme kadar Keynesyen ekonomik teorilerin hâkimiyeti vardı ki bu anlayış, istihdamın yüksek enflasyonla doğrudan ilişkili olamayacağını söylüyordu. Fakat petrol krizinin yaşandığı dönemde Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü'nün (OPEC) petrol üretimini kısması ve fiyatları artırması sonucu ciddi bir enerji krizi doğuyor ve bu krizin bir yansıması olarak hem enflasyon hem de işsizliğin bir arada yükselmesi, "stagflasyon" teriminin artık dünya ekonomisini özetleyen unsur olduğu gerçeğini ortaya koyuyordu. 1970'lerde yaşanan bu süreç için “bir dönüm noktası” yakıştırmasını pekâlâ yapabiliriz. Çünkü stagflasyonun, küresel ekonomi tarihinde anlaşılması ve gelecekte oluşabilecek benzer ekonomik sorunlara karşı bir savunma sistemi kurulması için kritik bir eşik özelliği taşıyor.
Bazı rakamlarla durumu daha net açıklayabiliriz: 1973’te ABD'de enflasyon iki katına çıktı, 1974'te ise çift haneli rakamlara ulaştı. Buna paralel olarak, Mayıs 1975'te ölçülen işsizlik oranı %9 seviyesine yükselmişti.
Stagflasyonun Nedenleri Nelerdir?
Stagflasyon, yönetilmesi oldukça zor bir ekonomik aşama olarak kayıtlara geçmiş durumda. Sürecin bu denli olumsuz bir yere doğru gitmesine sebep olan unsurları dört başlıkta toplayabiliriz.
Bunlardan ilki “arz şokları”. Üretim maliyetlerinde ani ve büyük artışlar yaşandığında o ülkenin ekonomisi karışır. Enerji fiyatları örneğinden gidelim. Enerji fiyatlarında yaşanacak ani bir artışın yansıması üretim maliyetlerinde büyüme olacaktır. Burada üretimi düşürme gibi savunmalara gidilebilir. Ancak en nihayetinde bu durum, fiyatların yükselmesine neden olur. Ekonomik büyüme yavaşlar.
İkinci başlık “dış şoklar”. Globaldeki ekonomik durgunlukların yerel ekonomilere yansıması da elbette olumsuz olur. Bir ülkede özellikle ithalat artarken ihracat tarafında geriye gidilmesi, iç piyasadaki fiyatları yükseltebilir.
Üçüncü başlık “beklentiler”. Enflasyon beklentisinin yüksek olması çalışanların maaş beklentisinin artmasına, işverenlerin ise bunu karşılamak için fiyatlarda artışa gitmesine neden olur. Bu beklentinin ayrıca yatırım ve tüketim harcamalarına olumsuz etkisi olacak ve bu da ekonomik durgunluk getirecektir.
Dördüncü ve son başlık ise “yanlış ekonomik politikalar”. Yanlış para veya maliye politikaları ekonomik dengesizliğe yol açar. Enflasyonu kontrol altına almak için sıkı para politikaları uygulanması ekonomik durgunluk anlamına gelir.
Stagflasyon, Üretici ve Tüketiciyi Nasıl Etkiler?
Stagflasyonun hem üretici hem de tüketici tarafında zorlu bir ekonomik ortam yaratacağı aşikâr. Üreticiler maliyet baskısıyla mücadele ederler ve bu durum, elbette ki işlerinde küçülmelere ve durgunluğa sebep olur. Tüketiciler ise bir yandan artan yaşam maliyetleri ile boğuşurken diğer yandan da gelirlerindeki azalmayla mücadele ederler. Sonuç olarak ekonomik aktiviteler zayıflar ve toparlanması zor bir ekonomik durum ortaya çıkar.
Ayrı ayrı ele alacak olursak üreticilere yansımalarını şöyle sıralayabiliriz:
Son olarak stagflasyonun tüketicilere olan yansımalarına bakalım:
___
Burada yer alan yazılar, finansal bilgiler, birikim ve tasarruf önerileri, genel yorum ve tavsiyelerden oluşmakta olup yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, yetkili kuruluşlar tarafından kişilerin risk ve getiri tercihleri dikkate alınarak kişiye özel sunulmaktadır. Bu tavsiyeler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım, birikim ya da tasarruf kararı verilmesi ve hareket edilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.