Copyright © 2024, T. Garanti Bankası A.Ş
Her hafta dünya çapında yaklaşık 1,5 milyon kişinin bir şehre taşındığını biliyor muydunuz? Ya da 2050 yılına kadar 6,5 milyar insanın yani tüm dünya nüfusunun üçte ikisinin kentli olacağını? Üstelik bahsettiğimiz bu şehirler dünya yüzeyinin sadece yüzde 3’ünü kaplıyor. Buna rağmen toplam karbon emisyonunun en az yüzde 70’inden sorumlu. Toplam enerjinin de yüzde 60 ila 80’ini tüketiyor. Kısacası büyük şehirler geri planda bir var olma mücadelesi veriyor: Nüfus patlaması, hızlı kentleşmeden kaynaklanan aşırı kaynak kullanımı, altyapı yetersizliği, yoksulluk, karbon emisyonlarının artışı, kapsayıcılığın ve fırsat eşitliğinin azalması…
Kentsel alanlarımızı inşa etme, planlama, yaşama ve yönetme şeklimizi dönüştürmeden sürdürülebilir kalkınmaya tam anlamıyla ulaşamayacağız. İşte bu çözümün bir adı var: Akıllı şehirler! Böylesi bir şehir, dijital çözümleri kullanarak geleneksel ağları ve hizmetleri çok daha verimli hale getiriyor. Saydığımız tüm bu sürdürülebilirlik sorunlarına karşı daha çevre dostu, verimli, sosyal, erişilebilir, eşitlikçi, teknolojik ve yaşanabilir bir vizyon sunuyor. Gelin bu vizyonu madde madde anlatalım…